Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Yol ve insanlık


Sel, Orta Karadeniz´i vurmadan önce iki günlüğüne çıktığım Doğu Karadeniz gezisinde mola verdiğim yerlerden biri de Eynesil´di.

Eynesil, Giresun´un sahilde yer alan ilçelerinden biri. Zaten Doğu Karadeniz ilçelerinin çoğu sahilde sıralanmıştır ve aralarında mesafe fazla değildir. Eynesil ile Beşikdüzü arası 11 km iken, Beşikdüzü ile Vakfıkebir arası sadece 4 km.dir.

Eynesil, 7 bin nüfuslu küçük bir ilçe. Başka rivayetler var ise de adının ´İyinesil´den geldiği söyleniyor. Bu da halkın benimsediği görüş.


Eynesil, Giresun´un Trabzon sınırındaki son ilçesi. Benim doğduğum ilçe olan Beşikdüzü´nün de komşusu. Yani bana yabancı değil. Çocukluğumda yılda 1-2 kere haftası günleri alış veriş için buraya geldiğimiz olurdu. Eynesil´in haftası, yani pazarı Çarşamba günüdür. Bu gezimiz sırasında biz de haftası güne rastladık. Bir yarım saat kadar da Eynesil´de oyalandıktan sonra yola devam ettik.


Beşikdüzü´ne girmeden Ağasar Deresi yanından Şalpazarı yoluna saptık. Hedefimiz benim mahallem, yani Şahmelik Köyü´nün Güney Mahallesi. Belki de köyün en gariban mahallesi. Hem yamaçtır hem de yolu yoktu. Ama şimdi var. Ve biz o yoldan mahalleye çıkacağız. İlk defa araba ile mahalleme çıkacağım.


Abdallıaltı dediğimiz yerde köprüden karşıya geçtik. İkiyüz metre kadar gittikten sonra Güney Mahalle yoluna saptık. ?Senin mahallen bizi ne ilgilendirir?? diyorsanız, yazının sonunu bekleyiniz.


Dedim ya, bizim mahallenin yolu yoktu. Çocukluğumuzda böyle bir hayalimiz de yoktu. O zamanlar bizim mahalleye yol gelecek diye kimsenin aklından geçmezdi. Mahalleye yol yaptırma teşebbüsü 8-10 sene öncesine dayanıyor. Önce yolun güzergâhı belirleniyor. Arazilerinden yol geçecek kişilerden izin alınıyor. Bir kişi hariç herkes yola izin veriyor.


İzin vermeyen kim?


Benim ilkokuldan dönem arkadaşım Reşat Akdemir. Babası ölünce, çocukların en büyüğü olarak araziler üzerinde onun sözü geçiyor. O da ?Ben yerimden yol vermem? diyor. Para teklifini de kabul etmiyor.


Bu inatlaşmanın sebebini ben bir türlü anlayamadım. Oturdukları ev ve asıl yerleri köyün yukarısında düzlük bölgede. Zaten o mahalleye şimdi Düzmahalle adı verilmiş. Bizim mahalledeki yerlerine sadece fındık toplamak üzere gelirler.

Reşat´ın yılda iki defa bu araziye indiğini sanmam. Yani burası önemli bir gelir elde ettikleri arazi değildir. Ama ne hikmetse yol vermem diye diretiyor.


Mahalle halkı, ?Biz yola başlayalım. Onun sınırına gelince belki yumuşar. Yahut bir hal çaresi buluruz? diyorlar. Ama Reşat´ta beklenen yumuşama görülmüyor. Yol yapımı onun arazisinin sınırına kadar geliyor ve orada duruyor.


Derken 4-5 sene önce Reşat vefat ediyor. Bunun üzerine mahalleli tekrar yol konusuna eğiliyor. Sonraki büyük kardeş arazilerinden yol geçmesine razı oluyor ama iyi de para istiyor. Mahalleli çaresiz, istenen parayı toplayıp veriyor. Ve yol
Güney Mahalle´ye ulaşıyor. Oraya ulaşmakla kalmıyor, dönerek yukarıya doğru devam ediyor ve bir üst mahallenin
yoluna bağlanıyor. Yani bu yoldan başka haneler de faydalanıyor.


İnsanın hayatta iken, öldükten sonra kendisini hayırla yâd etmeye vesile olacak bir eseri olması gerekir. İyi insanlar, güzel ifadelerle anılır. İnsanlar onun hakkında hayır duada bulunur. ?Allah ondan razı olsun? derler. Kötüler de kötülükleriyle anılır.


Reşat´ın izin vermediği yerden, onun ölümünden sonra yol geçince kendi kendime şöyle söylendim:


?Bre Reşat kardeşim! Sen bu insanlara yol vermedin ama sen öldükten sonra yol buradan geçti işte! Sağlığında izin verseydin de; hem sevap kazansaydın, hem de insanların gözünde değerli bir kişi olsaydın ya! Vatandaşa yol vermedin de ne kazandın??


Burada konuya çok uyan bir Hadisi Şerifi nakletmek istiyorum:


?İnsan ölünce amel defteri kapanır. Ancak şu üç kişi hariç: Sadaka-i cariye (cami, çeşme, yol gibi hayır işleri
yaptıranlar), hayırlı evlât ve faydalı ilim sahipleri.?


* * *


21 Ağustos Salı, Mübarek Kurban Bayramı.


Bayramınız kutlu, ibadetleriniz makbul, dualarınız kabul olsun.