Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


YOL KENARINA DURAN AÇ KALMAZ

YOL KENARINA DURAN AÇ KALMAZ


Cumartesi günü yeni sisteme göre düzenlenen ehliyet direksiyon sınavında görev başındaydım.
Yeni uygulamaya göre sürücü adayları önceden belirlenen randevuya göre sınava giriyorlar. Her aday tam yarım saat direksiyon sınavında kalmak zorunda. Bu zaman zarfında en ufak bir kural ihlali yapan aday başarısız kabul ediliyor ve bir sonraki döneme kalıyor. Yeni uygulamayı beğendim.İnşallah böyle böyle Avrupa Birliği ölçülerini yakalarız. Böylelikle trafik canavarı olmaktan çıkar ve yollarda can ve mal kaybı yaşanmaz.

Her insan bir hikayedir. Her insanın hikayesinden çıkarılacak dersler vardır anlayabilene.
Direksiyon sınavına girenlerin bir çoğu, sormasak da,birkaç cümleyle kendinden bahsediyor. Direksiyon başında belki böyle rahatlıyor ve psikolojik olarak kendini motive ediyor. Motivasyonlarını bozmamak için dinliyoruz. Uzmanlar en büyük heyecanın sınav heyecanı olduğunu söylüyorlar. Bir görevli öğretmen arkadaş :``Ben de sınav olsam aynı hataları yapardım`` diyor. Galiba haklı. Sınav aynı zamanda insanı zinde tutuyor ve daima yenilenmesine vesile oluyor.
Napolyon`a uykudayken: ``kalk savaş çıktı`` demişler. O da:``ben de sınav var diyeceksiniz diye çok korktum``demiş. Demek ki erbabına göre sınav savaştan daha tesirli. Bir kişiye sınav var deyin onu daha uyku tutmaz.

Adaylardan biri, ismini şimdi hatırlayamıyorum, konuşma esnasında: ``Bu zamana kadar çok işler yaptım. Hayatta çok yıprandım.İşler istediğim gibi gitmedi. Şimdi Cumhuriyet mahallesinde, asfalt kenarına pirinç satış mağazası açtım. Günde 50-100 kg arası pirinç satıyorum. Benim kâr oranım belli. Kilo başına 2TL alıyorum. Büyüklerimiz yol kenarına duranla, deniz kenarına duran aç kalmaz derlerdi. Çok doğru söylemişler. Pirinç fiyatının kaç lira olduğu benim için öneml i değil.Ben kârıma bakıyorum.Şükrolsun bu sayede geçinip gidiyorum``dedi.

Adayın yeni geçim kapısı keşfetmesi,asfalt kenarını değerlendirmesi ve mütevekkil hali beni sevindirdi.
Dahası bana bir şeyi hatırlattı.Bundan birkaç yıl önce Samsun il merkezinde ``turizm`` konulu bir toplantıya katılmıştım. Devrin İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Eyüp Elmas dinleyicilere hitaben: ``Kavak`ın turizm açısından en önemli avantajı nedir``diye sordu. Çok farklı cevaplar verildi. Belli ki turizm konusunda deneyimli Eyüp Elmas beklediği cevabı alamamıştı. Bu sefer biz kendisine sorduk nedir diye.

O da: ``Kavak`ın turizm açısından en önemli avantajı içinden geçen karayolu``dedi. Bu dediğim durum bütün ilçelerimiz için geçerli. ``İçinden geçen anayolu gerektiği gibi değerlendiren yerleşim yerleri her yönden olduğu gibi turizm yönünden de kalkınırlar``dedi.

Bu konuşmalardan sonra , hepimiz Eyüp Bey`e hak verdik. Karadeniz sahil yolunun yaklaşık 50 km`lik bölümü ilçemizden geçiyor.İlçemizin toplam nüfusu 80 bin civarında. Bu yoldan ise günde ortalama 300 bin kişi geçiyor.İlçemiz Karadeniz`in tam ortasında yer alıyor. Bu insanların Terme`de mola vermelerini sağlasak ve kişi başına 1 kg pirinç satsak ne kadar kâra geçeceğimizi siz hesap edin.

Çorum, Osmancık ve Tosya ürettiği ürünler sayesinde değil yol sayesinde kalkındı ve tanındı. Çorum ve Osmancık`tan geçip de leblebi almayan var mı içinizde.
Artık Terme de yolunun kıymetini bilmeli. Yol boyunca çok güzel düzenlenmiş cazibesi olan sıra sıra pirinç satış tesisleri olmalı. Burada duranlar sadece pirinç almamalı. Pirincin yanı sıra yöresel bütün ürünleri bulabilmeli. Satıcılarımız neden ``Terme pilavı`` markasıyla çeşit çeşit pilavlar yapıp ikram etmeyi ve para kazanmayı düşünmezler. Sadece ``Kalkancıoğlu Pilavı``yemek için Trabzon`a gidenler var. Hesap ortada. Bir kg pirinç 3 lira, bir kg pilav 30 lira. Gerekirse belli bir süre tanıtım amacıyla ücretsiz
vermeye bile değer. Bunun için sihirli formül aramaya gerek yok, hesap ortada.

``Yol geçer Termeli bakar`` demeyelim, ``Yol geçer Termeli gereğini yapar`` diyelim.
Yol, Çorum ve Osmancık için ne ise bizim içinde o olmalı diyorum.

Yolunu bilen yolsuz kalmaz.
Sağlıcakla kalın.