Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Mehmet TÜRKAN


YÂRSIZ KALIR CİHÂNDA AYIPSIZ YAR İSTEYEN


Ahmed´in derdi güzeller sevmek ise gam değil
Yârsız kalır cihânda ayıpsız yar isteyen
Ahmet Paşa

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki herkes kendi başına, kendinden müteşekkil bir hayat yaşıyor. Ne varsa kendinde var. Kendinde olmayan dünyada da yok. Bütün ayıplar başkasında kendinde asla noksanlık yok.
Bilgiye bir tık kadar yakın olan ve asla zahmet çekmeden sanal ortamda ulaşan insanlarımız sorgulamadan, doğru kabul ettiği bu bilgilerle çok kolay başkası hakkında konuşabilmekte ve çevresine ahkâm kesebilmektedir.

Öyle bir devirdeyiz ki bütün ayıplar başkasında, bizde ise hiçbir kusur yok. Hatalar ve noksanlıklar hep başkasının, mükemmellik ve kusursuzluk bize ait. Çoğu zaman, ?Benim doğrularım yanlışı olabilir doğrulardır; başkalarının yanlışları da doğruları olabilir doğrulardır.? Diyemiyoruz.

Hep kusursuz dost arıyoruz. En ufak bir eksikliğe tahammül edemiyoruz. Hemen ayıplayıp, yargılayıp yerin dibine atıyoruz. Bir gün bizim de eksikliğimizin olabileceğini düşünmüyoruz. Kusur veya kusursuzluğu, doğru veya yanlışlığı kendimizi merkeze alarak ölçülendiriyoruz.

Doğruluğun veya yanlışlığın merkezine Hakk´ı koyarak ölçüyü ona göre almıyoruz. Merkezde Hakk olmayınca binlerce haka giriyoruz. Doğruları yanlış yanlışları doğru yapıyoruz.

Kusursuz aradığımız dostumuzu da çoğu zaman bulamıyoruz. Kalabalıklar içinde yalnızlaşıp gürültüler içinde sessizliğe bürünüyoruz.

Merkeze aldığımız yanlış ölçü dolayısıyla pergelimiz devamlı yanlış alanlarda gezdiriyor, yanlış çizimler yapıyoruz. Bu yanlış yollar bizi yanlış mecralarda gezdiriyor ama biz doğru yaptığımızı zannediyor, başkalarını yanlışlıkla zemmediyoruz.

Noksanlıklar bizim, hatalar bizim mükemmel olan Hakk´tır demediğimiz için de hak olanı da göremiyoruz. Çoğu zaman Ahmet Paşa´nın yukarıdaki beyitte dediği gibi maksadımız yar sevmek ise, güzeli görmek ise gam değil, beşerdir şaşar, yârimi, dostumu hataları ile severim, aksi halde kusursuz yâr, kusursuz dost, mükemmel bir insan arıyorsak dostsuz kalırız. Çünkü böyle biri cihanda yok.

Karacaoğlan bir şiirinde diyor ki:
Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan, gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Anı yâd ellere açıcı olma

Ey dostlar hatırdan gönülden geçici olmayın gün gelir ayıpladığımızı yapmış olarak bu dünyadan göçeriz. En büyük iş bir gönüle girmektir. Sözümü Koca Yunus´un aşağıdaki sözleri ile bitiriyorum.

Yunus Emre der hoca, İstersen var bin hacca

Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir?