Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

B.Rahmi ÖZEN


YUMUK ELLER ve CÖMÖRTLİK

YUMUK ELLER ve CÖMÖRTLİK


    Yumuk ellerin çevresi yozlaşır. Kurak bir kıtlık düşer onların tarlasına. Ekemez ki, bitsin. Ve yeşillendiremezle çevrelerini… 
'Her şey, benim içindir,' duygusu, çürütür insanın onurunu. 
    Yükselen bir yoldur; cömerdin yolu. Ve tutulan bir koldur; bereket dolu. 
Eli verirse, eli tutarsa yükselir insanın onuru. Kalelere çekilen bayrak gibidir; yerdeki yoksulu kaldırınca insanoğlu.
    Aka aka saydamlaşmış bir ırmağın suyu gibi olmalı insanın yüreği. Yakalamak için Ülker yıldızını, süt gibi taşmalı ocağında kaynattığı aşı. Vermeyi, kıtlık görmemeli onurunu yüceltmek isteyenler. Kuşlar konmalı omuzlarına ve kurtlar gelmeli ayaklarına. Çağladıkça yüreği, çevresinde yaşayanlar dört köşe olmalı mutluluktan. Dirilişi sunduğu için insanlığa, en yüce güçtür veren elin gücü. İnsan olmanın anlamını sunduğu için... Bir de her şeye insanca anlam verdiği için.  Zira denenmek için verilmiştir mal, mülk, para ve evlat. Denenmek içindir önümüzdeki hayat.
    Böyleleri, anlamış ve başarmıştır rolünü. 
    Belki birileri;
    'Uzat ki ellerini, bize de geçsin yücelişin sevdası.' der, ona.
    Ve belki, muştular verir melekler ki; 'Kutlu olsun senin için ardına kadar açılan yedi uçmak kapıları...' diye.
    İnsan, acılarla büyür, vererek ulaşır erdemin doruğuna. Ve yüce sevdâlara ulaşanlar, çilenin cenderesinden geçen adamlardır.
    Kendi bireysel mutluluğunu, zevk unsuru görenler arasından hiçbir irade adamı çıkmamıştır.
Evrenin yüzü güler başkalarının kurtulduğu gün.     Dağıttıkça tatlanır güzelliğin yüzü. O zaman yeni bir çağı yaşar erdemine kavuşan insanoğlu. O zaman çehresi değişir kıtaların.
    Bahriye;
    Cömertlik aklamalı insana bulaşan çamurları! Ne kin sunmalı yürekler, ne kan. Sevgi, özveri, paylaşım ve barışı sunmalı; buram buram.
Yüreği, evreni içine almalı insanın. Evrene sığmamalı yüreği. Hayat üflemeli geçeriz geçtiği yerlere.     Avucuna aldığı ham toprak, altın kesilmeli elinde.
Konuşunca; sözleri, sonsuzun çıraları gibi olmalı.     Umudu örmeli, gönül tellerine.
    Varlığa, bereket getirir paylaşmak. Biri iki, ikiyi üç, üçü dörde katlar. Verici gücün hazineleri; o denli geniştir, o denli büyüktür ki; verdikçe büyüklüğünden zerre eksilmez.
    Ve en büyük erdemliliktir; mutluluğu halkla paylaşmak, malı ve sevinci halkla birlikte yaşamak. 'Allah'ın eli, topluluğun üstündedir.' diyor, kutlu kitap.
    Halkı, kendi öz benliğinden ileri tutanların mutluluğu; çoğalır ha bire. Taşar çevresine; ocakta kaynayan ak süt örneği. Hani derler ya; 'halka hizmet, Hakk'a hizmettir,' diye... Aynen öyle.
    Kendi mutluluğu için halkın üstüne basarak geçerse ham ruhlu kişi; o kez, şeytanı melek görür gözleri. Ve şeytana teslim eder gönül evi.
Bunca ham ruhların, insan eti yediği, insan kanı içtiği, insan kemiği yaladığı, gözyaşlarını kadeh kadeh yudumladığı çağda, bedenini halka köprü kuranların yüzsuyu hürmetine yaşıyor insanoğlu. Öpülmeli, bedenini halka köprü yapan kutlu eller. 
    Ham ruhların süslü püslü sofralarına konuk olmayanlara, bağrını halka çiğnetenlere ne mutlu!
Kişinin özel tutkuları, asla erdemlilik değildir. Bu tutkular, halkın yücelişine, halkın mutluluğuna ise melekle dost olmuş olur o zaman ekmeğini paylaşanlar.
    İnsanın, bu nazenin mertebeye ulaşması için en yüce ereğini halkın bağrına sunması gerekir. Malını, mülkünü, parasını bekleyen azgın köpeklerin varlığı ve haşinliği yüceltmez onun onurunu. Halka açık kapısı, halka açık tutkusu, halka açık eli yüceltir.
    Kişisel mutluluk, cimriler için; kasasının ve kesesinin ağzına vurduğu kilittir. Kasasıyla kesesini kurt dişli, aslanpençeli azgın köpeklere korutması küçültür insanı. Azgın köpeklerini; düşkünlerin, kimsesizlerin, yoksulların, gariplerin üstüne havlatması, hakarettir belki köpeklerine bile.
    Bir cüceliktir devin yanında bu davranış...
Küçüle küçüle cüceleşmek mi, vere vere devleşmek mi? 
    Seçenek insanın önünde…. 
    Küçülen ayakların, bir gün elbette bataklığın derinliklerine gömüldüğünü görecektir yüce ruhlular. 
Elbette devleşmek yaraşır hamlığı terk etmiş insana.