Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Yârenler Diyârı Çankırı

Yârenler Diyârı Çankırı


Bugün size Çankırı’dan sesleneceğim. Şu anda Çankırı’da değilim. Çankırı’ya yaptığımız okul gezisinden Terme’ye döneli bir hafta oldu. Ancak ben Çankırı izlenimlerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

“Çankırı tarihi değerler açısından zengin bir il sayılır” demiştim. Taş Mescit de bunlardan biri. Şehrin kenar mahallesinde bir yamacın eteğine kurulmuş olan Taş Mescit’e ulaşmak zor olmadı. Belediye binasını sağınıza aldığınızda ana cadde boyunca yol aldıktan sonra köprüyü ve sonra da demiryolunu geçip bir süre gittikten sonra sağa dönerek Taş Mescit’e ulaşıyorsunuz. Önceden haberleştiğimiz görevli İlyas Kahraman bizi kapıda karşıladı.

Adı üzerinde Taş Mescit, tamamen kesme taştan yapılmış. Kaynaklar, bu taşa moloz taşı diyorlar. Ön cephede bulunan yüksekçe kapıya, duvara yerleştirilmiş taşlardan kurulu iki taraflı merdivenle çıkılıyor. Ancak biz arkaya dolanıyor ve kıble yönündeki kapıdan giriyoruz.

Bina, Selçuklu Sultanı I. Alaattin Keykubat’ın Çankırı Atabey’i Cemalettin Ferruh tarafından 1235 senesinde Dar’ül- Hadis (Hadis Okulu) olarak yaptırılmış. Yani cami niyetiyle yapılmamış. İçeri girince bunu daha iyi anlıyorsunuz. Çünkü bina cami olarak kullanıma uygun değil. Ana giriş kapısı kıble istikametinde ki, bu durum camiler için alışılagelen bir uygulama değil. Taşa oyulmuş bir kapı boşluğu mihrap olarak kullanılıyor. Ve kıble ile bina dik açı oluşturmuyor, biraz eğik.

Mescit olarak kullanılan bölümün altında binanın kurucusu Cemalettin Ferruh’un kabri bulunuyor. Bu bölüm hangi amaçla yapılmış bilmiyoruz. Çünkü küçük bir kapıdan ve eğilerek giriyorsunuz. Ortada 8-9 metrekarelik bir alan ve solda ayrı bölmede kabir var.

Çankırı’da gezilecek daha pek çok yer var. Taş Mektebi, Çankırı Kalesi’ni, Çivitçioğlu Medresesini ve Yaren Evini bile gezemedik. Ama buraya ayırdığımız süre dolmuştu. Başka yere uğramadan Karabük’e hareket ettik.

Üç sene önceki gelişimizde Ilgaz sapağından İstanbul yoluna girmiştik. Şimdi hem zamandan hem de mesafeden kazanmak istiyorduk. Harita üzerinde Korgun’dan Kurşunlu’ya çıkan kestirme bir yol görünüyordu ama yol durumunu bilmediğimizden o yola girmekte tereddüt ediyorduk. Korgun şehir merkezine girdik. Bir kahvenin kapısında oturmuş sohbet eden insanlara selam verdikten sonra yolu sorduk. “Yol biraz virajlı ama zemin iyidir. Ilgaz sapağı yoluna göre 50 km daha kısadır” dediler. Ben bu kadar fark edeceğini düşünmüyordum ama 30 km fark olsa da bizim için avantajdı. Tarif edilen yola girdik.

Yol gerçekten iyiydi ve de virajlıydı. Öyle ki, kız öğrencilerden ikisi mide rahatsızlığı yaşadı. Bu yüzden uygun bir yerde durup öğrencilerin rahatlamasını beklemek durumunda kaldık. Virajlı yol öğrencileri rahatsız etmişti ama bana uyku verdi. Kurşunlu’dan İstanbul yoluna ulaştığımızı duymamışım bile.

Karabük’e vardığımızda saat 15.15 olmuştu. Buna göre Çankırı-Karabük arasını 2 saat 25 dakikada katetmiştik. Şehirde kısa bir tur attıktan sonra doğruca Safranbolu’ya gittik ve öğle yemeğimizi orada yedik.

Yemekten sonra ziyaret yeri olan Safranbolu evlerini gezmek üzere Eski Safranbolu’ya hareket ettik. Evlerin karşıdan iyi göründüğü bir yerde durup fotoğraf çektirdik. Araçların yolcularını indirdiği meydanda aracımızdan inip eski şehri gezmeye başladık.

Daha önce belirttiğim üzere buranın insanı eski evini onarmış, düzenlemiş ve onu kazanç kapısı yapmış. Eski evlerden para kazanıyorlar! Evleri gezmek ücrete tabi. Ya da lokantaya çevrilen yerde yemek yiyecek, çay salonuna uyarlanan yerde bir şeyler içeceksiniz. İkisi de aynı kapıya çıkıyor. Tek farkla ki, yiyip içtiğiniz yanınıza kâr kalıyor.

Dik rampayı çıkarak düzlükte bulunan eski Hükümet Konağı’nı ve Saat Kulesi’ni gezmeyi tercih ettik. Normal bilet 4.00, öğrenci 3.00 TL. Hükümet binasını gezdiğiniz biletle saat kulesini de gezebiliyorsunuz. Saat kulesinin kıdemli görevlisi yine hizmete hazır!

Gezinin bundan sonraki bölümü için haftaya görüşmek üzere.

Sağlıklı günler…