Keçi ile koyun arkadaş olmuşlar, beraberce geziyorlarmış.
Geze geze, karınlarını doyura do-yura bir derenin kenarına gelmişler. Buradan karşıya geçmeleri icap etmiş. İlk önce koyun işe koyulmuş. Bir hamlede dereden karşıya zıplarken kuyruğu havaya kalkmış ve istemeden edep yeri gözükmüş. Bu duruma şahit olan keçi başlamış gülerek ve alay ederek söylenmeye:´´Edep yerini gördüm, edep yerini gördüm´´ diyormuş. Koyun arkadaşının bu alayına daha fazla dayanamamış. Şöyle demiş:
´´Benim edep yerim bir defa istemeden açıldı. Oysa senin ki devamlı açık ya. Ben bir şey diyor muyum? demiş.
Bu hikayeyi edep ehli bir hoca efendiden dinledim. Mevzu da ?kusur ve ayıpları örtme? üzerineydi. Son zamanlarda ayıp ve kusurları ortaya dökme en büyük hastalık haline geldi. Herkes birbirinin ayıp ve kusurunu didiklemekten büyük bir haz alır oldu. Bu öyle bir şey ki zika mikrobu gibi hızla yayılıyor. Hiçbir aşı da tesir etmiyor. Yeni aşı geliştirilmesi zaman alacağa benziyor.
Bakıyorsunuz bir sohbet meclisinde birisinden bahsederken ilk önce o kişinin ayıp ve kusurları mevzu ediliyor. Dinleyenler, fren yapacağı yerde gaza basıyor, başlıyor onlar da o kişinin ayıp ve kusurlarını ortaya dökmeye.
Netice de beşeriz. Bazen benim de gayri ihtiyari işi akışına bırakıp tempo tuttuğum oluyor. Sonradan bildiklerim, okuduklarım, öğrendiklerim aklıma geliyor, pişman oluyorum. Keçi gibi ortada ayan beyan duran kusurlarım aklıma geliyor. Vicdan azabı çekiyorum. Bize ne oldu böyle? Birbirimizin iyi yönlerini göremez olduk. Karşımızdakilerin ayıplarını görmeyi marifet zanneder hale geldik. Sorsak ?dedikodu, en büyük günah? deriz. Hani uygulama?
Cenab-ı Allah ?Kim ki bu dünyada Müslüman bir kardeşinin ayıbını örterse, yarın kıyamet günü ben de o kulumun ayıbını örterim? buyuruyor. Vay bizim halimize. Bu dünyada da öbür dünyada da rezil rüsva olacağız demektir. O zaman halimiz nice olur.
Şahsen benim öyle kusurlarım var ki dile getirmeye haya ediyorum. Acaba kusurumuz çok olduğunda mı hedef saptırmak için başkalarının ayıp ve kusurlarına odaklanıyoruz? Öyle ya, yılan kendi eğrisin görmez de deveye niye boynun eğri dermiş. Sırca evde oturanlar komşularına taş atarken bir kere değil, bin kere düşünmeli. Yoksa bir taşla evleri tuz-buz olur.
Mevlana, ?ayıp ve kusurları örtmede gece gibi ol? diyor. Ahmet Haşim en çok geceyi severmiş. Çünkü gece benim ve bütün insanların çirkinliklerini, ayıplarını örtüyor dermiş. Gündüzü yok edemeyeceğimiz bir gerçek, en iyisi kimsenin kusur ve ayıbını görmemek.
Asil insan, kendi kusur ve ayıplarından başkalarının ayıp ve kusurlarını görmeye vakit bulamayan kimsedir. Ben şahsım adına, asil insan olma yolunda gayret etmeye niyet ettim. Bilmem siz ne durumdasınız?