Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


ZİRVEDE BİR GÖLET

ZİRVEDE BİR GÖLET


 Aylardan ağustos idi. Yolum yine Taşova'ya düşmüştü. Bir günlük dinlenmenin ardından Taşova'ya bağlı yerleşim birimlerini geziyordum. Daha doğrusu Ahmet Günaydın Bey gezdiriyordu beni.
Misafir olarak geldiğim bu ilçede kısa sürede her yere uğramamız mümkün değildi. Biz de daha önce uğramadığımız yerlere gidiyorduk.
Takvimler 2021 yılını gösteriyordu. Her ne kadar rakımı deniz seviyesinin çok üzerinde de olsa ağustos ayının kendine has yakıcı sıcaklığını hissediyordu vücudumuz. Sahil bölgelerine göre nem azdı sadece.
Ahmet Günaydın Bey; “Bugün de Kırkharman'a gideceğiz dedi. Yola revan olduk şehirden uzaklaştıkça Taşova daha farklı görünmeye başladı bana. Zaten şehir planı diğer ilçelere göre daha farklıydı.
Mevsimin de verdiği tesir ile bunalmaya başlamıştım. Sonunda bir yerde durduk. Kısa bir yürüyüşün ardından zirvede küçücük bir göle rastladık. Daha doğrusu ben rastladım. Ahmet Bey zaten biliyordu. Toprak renginin hâkim olduğu bir yerde etrafı ağaçlarla çevrili bu su birikintisi coğrafya tanımına göre bir göldü. Tanınmamış olması küçük oluşundandı.
Doğrusu böyle bir yerde böyle bir gölün varlığı hayret vericiydi. Suyu görür görmez bir serinlik hissi çöktü üzerime.  Açık kahverengi bir zemin, yemyeşil ağaçlar, masmavi gökyüzü ve bir miktar su birikintisi. Ağustos ayında bile varlığını koruduğuna göre kaynağı sağlam olmalıydı.
İlk işim gölün muhtelif açılardan fotoğrafını çekmek oldu. Çok güzel bir mekân olmasına rağmen yakınlarında piknik yapan kimselere rastlamadım. Yalnızca bir kişi olta ile balık tutmaya çalışıyordu. Bu da, burada balığın da olduğunu gösteriyordu.
Göller bulundukları yere anlam kazandırır. Sanki yeryüzünün yaşlı gözleri gibidir.
Etrafını dolaşırken bir çeşme vardı yakınlarında. Çeşmenin kitabesi olduğuna göre “hayrattı” besbelli. Ağustos sıcağında oluğundan su aktığına göre onun da kaynağı sağlam demekti. Çeşmenin üzerinde yazılan yazıyı okuduğumda “Sebile ve Sabriye Kardeşler Hayratıdır” yazıyordu.
Demek gölün kenarına ziyaret ve piknik yapmaya gelenler için düşünülmüş. Serin sularını avuçlayıp yüzümüze çaldık yaz günü. Sonra da yapanlar için dua ettik teşekkür niyetine.
Daha sonra Kırkharman köyünde bir çalışma için ayrıldık oradan. Aradan iki sene geçti. O gölü ve çeşmeyi hala unutmadım. Hatıra kalsın diye iki satır yazı yazalım da unutmadığımızı anlasın istedim.
Biliyorum “Çeşme ve göl insanı nasıl hatırlar?” diye soranlarınız olabilir. Onların kafa gözü yoktur ama gönül gözleri vardır mutlaka. Anlaması zor bir şey. İnanın anlatması da zordu zaten.