Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


ZİRVEDEKİLER YAHUT İMRAN OKUMUŞ

ZİRVEDEKİLER YAHUT İMRAN OKUMUŞ


 Okuma saatinde öğrencim Emine Ayar’ın elindeki kitap dikkatimi çekti. Alıp yakından incelemek istedim. Kitabın yazarını tanıyordum. Samsun mahalli gazetelerinde köşe yazıları yazan ve yerel televizyonlarda çeşitli kültürel, siyasi programlar yapan Erdem Erol’du. Şimdilerde yazmıyor. Yazılarındaki ironik üslubunu çok beğeniyorum.
  Yazar, bu sefer, kalıcı bir esere imza atmış. Eserin adı “Zirvedekiler ”. Kitabın alt başlığında “Samsun’dan Başarı Hikâyeleri 1” cümlesi dikkat çekiyor.
   Yazar, eserinde ilimiz Samsun’da başarılarıyla zirveye çıkmış insanlardan bahsediyor. Kitap birinci hamur kâğıda basılmış. Çok güzel bir kapak kompozisyonu var. Karla kaplı büyük bir dağ, eteklerinde yemyeşil çayırlar. Yemyeşil çayırlarda yaşamak hem güzel hem kolay. Zor olan böyle bir güzel alandan zirveye çıkmak.   Zor olan, böyle bir güzel alandan zirveye çıkmak.  Zirveye çıkmaktan  da daha zor olanı çıkılan bu zirvede kalıcı olabilmek. Hemen aklıma ünlü yazarımız Cenap Şehabettin’in biz sözü geliyor: “Yükseklerde hem yılana rastlanır hem güvercine, aralarındaki fark biri sürünerek çıkmıştır, biri uçarak”.
   Kitabı okuduğumda anlıyorum ki yazar zirveye sürünerek çıkan kahramanların hikâyelerini konu edinmiş. Eserde sırasıyla Samsunumuz’da zirveye sürünerek çıkmış on bir kahramandan bahsedilmiş. Bunlar, Yüksel Yıldırım, Adnan Ölmez, Ertuğrul Çepni, Aziz Atik, Mehmet Aygün, Kemal Zeybek, İmran Okumuş, Vennas Akyol Haznedâr, Osman Parlak, Köksal Ersayın ve Hayati Akbaş. Her bölüm şahısların fotoğraflarıyla desteklenmiş.
   Şahısların birçoklarını bizzat veya gıyaben tanıyorum. Bir kısmını da eserleriyle Samsun kamuoyu tanıyor.
   Çoğumuz Köksal Ersayın Anadolu Lisesi’ni, Garip-Zeycan Fen Lisesi’ni, Aziz Atik Fen Lisesi’ni, Adnan Ölmez Ortaokulu’nu duymuşuzdur.
   Kitabı, incelememe ve okumama asıl sebep olan, yakından tanıdığım öğrenci velim, hemşerimiz, ünlü işadamı İmran Okumuş. Kitabın 150.  ile 168. sayfaları arası, tam 18 sayfalık bölüm, İmran Okumuş’a ayrılmış. Bölümün baş tarafında İmran Bey’in pozitif bir fotoğrafı yer alıyor.
   Öyle anlaşılıyor ki yazar Erdem Bey, İmran Bey’le yüz yüze görüşmüş. Hayatının bütün ayrıntılarını not etmiş. Kendisine bir takım sorular sormuş. Bilgilerini ve  intibalarını samimi bir üslupla yazıya dökmüş.
   Kitabın arka yüzünde İmran Bey için şöyle bir not düşülmüş:
   “On iki yaşında komi olarak girdiği sektörde, 15 yaşında amir, 16 yaşında müdür olup kendi tesislerinin ve akaryakıt istasyonlarının sahipliği ve PÜİS Genel Başkanlığı’na uzanan bir başarı hikâyesinde İmran Okumuş’un yaşam mücadelesini okuyacaksınız bu kitapta”.
   Termeli başarılı  işadamı, hemşerimiz İmran Okumuş’un ibret dolu başarı hikâyesinin en azından bir kısmına ben de yakından şahidim. Kendisiyle zaman zaman aynı ortamda bulundum. Terme’nin, Samsun’un, ülkemizin geleceğine ve kalkınmasına dair sohbetlerimiz oldu. İlçemizin en önemli dinlenme tesisi olan Ulusoy Tesisleri’nin açılışında bulundum.
   İçimizden çıkmış, bizden biri olan, başarılarıyla, ülke genelinde haklı bir üne kavuşmuş, hemşerimiz, yakından tanıdığım İmran Okumuş’un Samsun’da zirveye çıkmış on bir kişiden biri olması şahsen beni gururlandırdı. Bu kitabın Terme’de bütün öğrencilerimize okutturulması gerektiğine inanıyorum. Kim bilir, içlerinden yeni İmran Okumuşlar çıkacaktır.
   Sözlerimin İmran Bey’in kitapta yer alan gençlere tavsiyesiyle bitiriyorum:
   “Birinci sırada güven var elbette. Güvenilen insan olsunlar. Gençlere en büyük tavsiyem, diplomadan daha önemli şey dildir. İstikrarlı olsunlar. Önce vaz geçmemeyi öğrenecekler sonra da yok saymayı öğrenecekler. Vazgeçmemek, çile için, ülke için, vatan için birinci değerdir, ısrarla hizmet edeceğiz. Ama bizi bu hizmetten alıkoymaya çalışanları da yok saymayı becereceğiz. Benim en büyük özelliğim yok saymayı iyi becermemdir. İstemediğim, sevmediğim, olumsuz bir kişi karşımda 10 gün bile dursa onu görmem. İyi işlerden, doğru hizmetlerden sizi alıkoymak isteyenleri yok saymayı öğrenecekler.
  Yaşamda disiplinli olsunlar” (Sayfa 167-168).