Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Ahmet SEZGİN


ZULÜMLER KARŞISINDA HALİMİZ

ZULÜMLER KARŞISINDA HALİMİZ


Bugün Filistin`de, Suriye`de, Arakan`da, Irak`ta, Doğu Türkistan`da, Mısır`da masum Müslümanların, çocuk, kadın ve yaşlıların kanları oluk oluk akıyor, masumlar zulüm görüyor, insanlık ölüyor maalesef! Siyonist Yahudi ve vahşi kovboy ABD ile sömürgeci Rusya ve Avrupa`nın kurduğu Birleşmiş Milletler; tıyneti icabı zalime seyirci ama İslam ülkeleri ve onların teşkilatları da zillet içindedir. İslam ülkelerindeki işgaller, zulümler, iç savaşlar, açlıklar, vahşetler, perişanlıklar, bölünmüşlükler, cehaletler, diktatörlükler, kanlar, gözyaşları bizim yüreğimizi yakmıyor mu?
Yeryüzündeki bir buçuk milyar Müslüman bir yere tükürse, dört-beş milyonluk Siyonist İsrail, “tükürük denizi”nde boğulmaz mıydı? Biz Müslümanlar, birer damla “gözyaşı” akıtabilseydik, onların mallarını her zaman boykot edebilseydik ilk kıblegahımız Mescid-i Aksa işgalden kurtulmaz mıydı? Parti, hizip, fırka, mezhep, ırk, cemaat, tarikat, bölge, renk gibi farklılıklar; asabiyete, bölünmemize sebebiyet vermeseydi, bu zilletleri yaşar mıydık? Her türlü vahşete, zulme, sömürüye karşı çıkmak için, gerçek kardeş olabilmek için de ABD ve Avrupa`dan mı izin alacağız?

Gazze`ye, Şam`a, Arakan`a, Kerkük`e, Uygur-Sincan`a, Kahire`ye, Kerbela`ya, Bağdat`a, Keşmir`e, Buhara`ya, Kaşgar`a, Semerkant`a, Bosna`ya atılan füzeler; Mekke ve Medine ile Ankara, İstanbul, Hatay ve Urfa`ya da düşmüyor mu? Atılan bombalar, akıtılan kanlar, anne ve çocukların sel olan gözyaşları bu ümmetin yüreğini dağlamıyor mu?

Zalimlere yardım edersek, haksızlık karşısında dilsiz şeytan olursak onların başına gelenler bizim başımıza da gelmez mi? Biz imtihan edilmiyor muyuz? “İçimizdeki beyinsizler yüzünden helâk olmaz” mıyız? Ateş bize de dokunmaz mı?
Filistinli çocuklar, Yahudi Golyad`a sapanlarla taş atarken bizler modern Ebrehe ve ordularına, pişmiş taşlar atacak “ebabil kuşları”nı mı bekliyoruz sıcak yuvalarımızda ve zillet içinde? Kurban edilen Müslümanlar için göklerden “kınalı bir koç” mu, “melek orduları” mı bekliyoruz? Camiye gidince “kurtarıcı bir Mehdi” mi çağıralım yoksa? Sahi niçin “ebabil kuşları” ümmeti kurtarmaya gelmiyor? Dualarımız mı kabul olmuyor? Peygamber Efendimiz (SAV)`in “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; ama birbirimizi sevmedikçe de hakiki iman etmiş olamazsınız.” buyurduğunu mu unuttuk yoksa? "Biz, kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah`ın bizim hakkımızdaki hükmü değiştireceğini" mi sanıyoruz?
Yoksa "Benim cemaatim, tarikatim, partim hak, sizinki batıl." diye tartışmalarla mı geçiriyoruz? Akrabamızı, komşumuzu, arkadaşımızı, patronumuzu, işçimizi, farklı görüşteki Müslümanları çekiştirerek, gıybet ederek mi cihat ediyoruz? "Birbirimizi Allah için sevmeden hakiki iman" ettiğimizi mi sanıyoruz? Üç beş fakire verdiğimiz üç beş kuruşla vicdanımızı mı rahatlatıyoruz? Cemaati olmayacak yerlere bir cami daha yaparak daha iyi Müslüman mı olacağız? Bir gecede kazanılan parayla kaçıncı kez umreye giderek mi cenneti kazanacağız? Bir aylık Müslümanlıkla mı avunup "En iyi Müslümanlık bizde" mi diyeceğiz? Daha büyük makam ve mala sahip olarak mı Müslümanları huzur, adalet, hürriyet ve saadete ulaştıracağız? Erdemsiz, adaletsiz, görgüsüz, merhametsiz, kültürsüz, tefekkürsüz, fanatik, tembel, korkak ve beceriksiz Müslümanların çokluğuyla mı övüneceğiz?

Allah hepimize basiret, feraset, ilim, irfan, ihlâs, adalet, özgürlük, hakikat, cesaret, kuvvet, merhamet, sevgi, azim, sabır şuuru ile birlik ve diriliş ruhu versin.
Dualarımızı ve yakınmalarımızı samimi kıl; bizi fitne, zulüm ve zilletten kurtar yarab!
Not: Şair, “Bayram gelmiş neyime/Kan damlar yüreğime!” diyor. Bayramsa bayramımız, bayramınız mübarek olsun.