Ramazan ayının özellikleriyle ilgili ?İbadetler belirli vakitlerde yapılır. Farz olan orucun vakti ramazan ayıdır.?diyen İlçe Müftüsü Recep Apaydın konuyla ilgili açıklamasını şu şekilde sürdürdü.
?Ramazan ayının dinimizde büyük bir önemi ve diğer aylar arasında seçkin bir yeri vardır. Bu sebeple oruç konusuna geçmeden önce ramazan ayının taşıdığı özellikler hakkında bilgi vermek yararlı olacaktır.
Bu özellikler kısaca şunlardır;
İnsanlığı karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan, Rab´bimizin son mesajı yüce kitabımız Kur´an-ı Kerim, bu ayda yeryüzüne inmeye başlamış ve böylece insanlık için yepyeni ve mutlu bir dönem başlamıştır.
Bu gerçek Kur´an-ı Kerimde şöyle bildirilmiştir;
Ramazan ayı ki, onda Kur´an insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.
Kur´anı Kerim ramazan ayında inmeye başladığı için bu ay bir anlamda Kur´an ayıdır. Kur´anı Kerimi peygamberimize getiren büyük melek Cebrail, her yıl ramazan ayında peygamberimize gelir ve o güne kadar nazil olan Kur´an ayetlerini karşılıklı olarak birbirine okurlardı. Peygamberimizin bu dünyadan göçtüğü yılın ramazanında bu durum son olarak ve iki defa gerçekleşmiştir.
Ramazan ayında camilerimizde ve evlerde okunan ve cemaatin büyük bir manevi zevk ve huşu içinde dinlediği mukabele ve Kur´an hatimler Cebrail ve peygamberimizin arasında yapılan mukabelenin devam ettirilmesidir.
Bu vesileyle Kur´an okumanın fazileti ve manasını anlamaya çalışmanın önemini belirtmekte fayda vardır. Kur´an okumak ve okunan Kur´anı dinlemek sevabı çok olan bir ibadettir.
PEYGAMBER EFENDİMİZ:
Kim Allah´ın kitabı Kur´andan bir harf okursa, onun için bir sevap vardır. Her sevabın karşılığı da on kat verilecektir.´´ buyurarak, Kur´an okuyanlara verilecek sevabın miktarını belirtmiş, ayrıca Kur´an-ı Kerimin okuyucularına şefaat edeceği, peygamberimiz tarafından bildirilmiştir.
Şöyle buyuruyor: ´Kıyamet günü oruç ve Kur´an, kula şefaatçi olurlar.
Oruç: Ya Rab´bi, ben onu gündüzleri yemekten ve zevklerinden alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçı kıl, der.
Kur´an: Ya Rab´bi, ben onu gece uykusundan alıkoydum, şimdi beni ona şefaatçı kıl, der. Her ikisi de şefaat ederler.
Kur´an-ı Kerim, insanlığın kurtuluşu için gönderilen son ilahi mesajdır. Onu okumak ibadettir. Ancak, sadece okumak yeterli değildir. Müslümanın asıl görevi, Kur´an-ı okuyup, manasını anlamaya çalışmak ve onun gösterdiği nurlu yoldan yürümektir.
Kur´an-ı Kerimin gönderilişindeki sebep ve hikmeti, yine Kur´andan öğreniyoruz.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
´´Ey Muhammed! Sana bu mübarek kitabı (Kur´an-ı) ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.´´
Alemlere rahmet olarak gönderilen, yaradılmışların en faziletlisi Allah´ın en sevgili kulu, son peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselam´a peygamberlik görevi bu ayda verilmiştir. Mekke yakınlarında Hira mağarasında ´´Oku!´´ emri ile başlayan ilk Kur´an ayetlerini Hz Muhammed´e tebliğ eden büyük melek Cebrail (a.s) daha sonra ona ´´sen Allah´ın resulüsün, ben de Cebrail´im´´ diye hitap ederek onun insanlığın kurtuluşu için peygamber olarak görevlendirildiğini bildirdi. Hz Muhammed (s.a.v.) ´in bu kutsal göreve başlaması ile karanlıklar içinde bocalayan insanlık için nurlu bir ufuk açıldı. Onun kalplere yerleştirdiği iman ışığı sayesinde, cehaletin yerini ilim, zulmün yerini hak ve adalet, kin ve düşmanlığın yerini insan sevgisi aldı. Ve gerçek anlamda huzur ve kardeşliğin temelleri atıldı.
Bin aydan daha hayırlı olduğu Kur´an-ı Kerimde bildirilen ve müminlere Allah´ın en büyük lütuf ve ikramlarından biri olan ´´Kadir Gecesi´´ de bu ayın içindedir. Bu gece Müslümanların iyi değerlendirmesi gereken büyük bir fırsattır. (11)
İslamın beş şartından biri olan, insani nefsinin aşırı arzularından ve maddi ihtiraslardan kurtarıp yücelten ve adeta melekleştiren oruç ibadeti bu aya tahsis edilmiştir. Ramazan gecelerinde cemaatin büyük bir coşkuyla kıldığı teravih namazı da bu aya mahsus bir ibadettir. Oruçlunun derin bir huzur ve manevi zevk duyduğu sahur ve iftar sofraları da bu aya ayrı bir anlam kazandıran özelliklerdir. İşte böyle özellikler ve manevi güzelliklerle dolu mübarek ramazan ayı, müminler için manevi değeri çok büyük bir rahmet mevsimidir. Bu ayı, yüce Rabbimize ibadet ederek ve insanlara iyilik yaparak değerlendirdiğimiz takdirde kazancımız büyük olacak ve ebedi saadetin kapıları bize açılacaktır. Bu ayı, ´´Evveli rahmet, ortası mağfiret (günahların bağışlanması) sonu da cehennemden kurtuluş´´ (12) olarak nitelendiren peygamberimiz ayrıca müminlere şu müjdeyi veriyor:
´´Ramazan ayı gelince; cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar kösteklenir.´´
Bu hadis-i şerifin ifade ettiği mana da şudur; Ramazanda kendisini cennete götürecek iyi işler yapan mümine cennetin kapıları açılmış, cehenneme götürecek kötülüklerden sakındığı için de cehennem kapıları ona kapanmış demektir. Oruç sayesinde nefsine hakim olup şeytana uymadığı için de şeytanı etkisiz hale getirmiş olur. Esasen ramazan kelimesinin sözlük anlamı da, oruçlunun günahlardan arınacağını ifade etmektedir.
Şöyle ki; Ramazan; yaz aylarının sonunda ve güz mevsiminin başında yağan ve yerdeki tozları temizleyen yağmur anlamındadır. Bu yağmur nasıl yeryüzünü yıkayıp tozlardan temizliyorsa, ramazan ayı da müminleri günahtan öylece temizler. Diğer bir anlamı da, yanmaktır. Buna göre ramazan ayı oruçlunun günahlarını yakarak yok eder, demektir.