Çanakkale Savaşı, 1915-1916 yılları arasında yapılan Gelibolu Yarımadasında Osmanlı Devleti ile Batılı İtilaf Devletleri arasında deniz ve kara muharebeleridir.
Batılı ülkelerin bütün kuvvetlerini birleştirerek oluşturduğu İtilafa karşı Osmanlı Devletinin tek başına savunmada olduğu bir savaştı. İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı'nı ve İstanbul'u ele geçirmeyi amaçlamışlardı. Çanakkale Boğazı'nın İtilaf Devletlerine geçmesi ile Rusya'ya her türlü desteği kolaylıkla sağlayabileceklerdi. İtilaf Devletleri, ilk olarak 1915 yılı Şubat ayında Çanakkale Boğazı'na saldırılara başlamışlardı.
18 Mart 1915 tarihinde en güçlü saldırıyı yapmışlardı. Saldırılara karşı Osmanlı Ordusunun savaş stratejisi olarak Boğaz'a döşediği mayınlarla düşman donanmasında ağır kayıplar olmuştu. Nusret Mayın Gemisinin batırılmasıyla İtilaf Devletleri birlikleri bozguna uğramış ve deniz saldırısından vazgeçmek zorunda kalmıştı. 25 Nisan 1915 tarihinde kara çıkartmasıyla saldırıya devam etmişler, ancak Türk Milletinin büyük mücadelesi sonucu onca güçlerine ve güç birliğine rağmen çok büyük kayıplar ve mağlubiyet yaşamışlardı. Üç kez kara çıkartması yapan İtilaf Devletleri, Aralık 1916 yılında Gelibolu Yarım adasından çekilmek zorunda kalmıştı. Batılı canavarlar karşısında Türk Milletinin tek başına kazandığı bu savaş, Türk Tarihinde Destan olarak nitelendirilmektedir.
Yazar Baha Rahmi Özen, Çanakkale Zaferi sırasında Türk Askerleriyle Batılı Askerler arasında gelişen dramatik olay ve öyküleri anlattı.
Yozgatlı Döne Bacı ile Çanakkale Savaşları sırasında kollarını ve bacaklarını kaybeden Teğmen oğlu Celadet'in öyküsünü, Doktor Yüzbaşı Salih ile oğlu Ahmet Nasuh arasındaki öyküyü, Fransız Amiral Guepratte ile Yüzbaşı rütbesiyle uçak kullanan Pilot Guepratta arasındaki öyküyü, savaş esnasında kolunu kaybeden bir Türk askerinin sallanan kolunu savaşmama engel oluyor diye kendi elleriyle kesip yine savaş alanına koşmasını, Türk Askeri Sucu Hüseyin'in matarasındaki bir damla suyun deryaya dönüşünü, Küçük Osman ile annesinin ve dedesinin arasındaki diyalogları, Türk askerlerinin; Batılı düşman askerlerinin yarasını sırtlarındaki gömlekleri yırtarak sarmasına rağmen Batılı canavarların esir Türk askerlerini çitlerde diri diri yakmalarını anlatırken dinleyiciler dramatik anlar yaşadı.
Özen, sunumunun sonunda Öğretmenlere seslenerek; 'Tam; 255 bin şehit, 255 bin hikâye… 72 bin yaralı, 72 bin roman yazılmalı. 90 bin hasta, 205 bin kayıp. Her birinin okunacak öyküsü olmalı… Bir değil, iki değil, üç değil tam 255 bin destan yazılmalı…' dedikten sonra Temel Kır Kız İmam-Hatip öğrencilerine hitaben; 'Sevgili Öğrenciler! Batılıların, hâlâ ülkemize karşı iştahla zayıf anlarını beklediklerini söyleyerek; Sizler, günümüzün Haticelerisiniz, Ayşelerisiniz, İnebolu yollarında cephane taşırken karlar içinde donan Şerifelerisiniz! Bugün ülkemin Gördesli Makbuleleri, Halide Onbaşıları, Nezahat Onbaşıları, Nene Hatunları, Halime Çavuşları, Kara Fatmaları, Hafız Selmaları… Sizlersiniz!' diye söyleşisini bitirdi.