O adam, kimsenin malına mülküne, karısına, kızına göz dikmezdi. Kimsenin namusuna yan bakmazdı. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği, asalaklığı, parazitliği meslek edinmezdi. Adını, sanını, milletini, milliyetini batılı tüccarlar, iş yerlerindeki levhalarına yazdırmıştı: ‘Onunla alışverişinde yorulmaz ve yanılmazsın.’ Batılıların ticaret borsalarının kongrelerinde oylar eşit çıkınca; o adamın oyu iki sayılır ve o adamın dediği olurdu.
Yere tükürmeyi günah bilir, tüküresi geldiğinde yutkunurdu. Yüksek sesle konuşmaz, seslerin en çirkininin ne olduğunu iman ettiği kitaptan öğrenmişti.
Kurak mevsimlerde ücretle işçi tutup, yollardaki, sokaklardaki, caddelerdeki ağaçları sulatırdı. Kuşları düşünür, onları yemler, yuva yapmaları için imkânlar yaratır, rahatlıkları için saçak altlarına kuş sarayları yaptırırdı.
Dükkânında, bir yabancının ya da müşterinin tek kuruşu kaybolmaz, yanlış bir hesaplama hatası olmuşsa o hesap ta Bağdat’tan dönerdi. İşyerinde bir müşteri bir şeyini unutsa, arkasındandan adam tutar eşya sahibini adım adım aratır, hatta ikametgâhına kadar gidip malını ona teslim ederdi.
Haksızlık, inhisarcılık, kavgacılık ve hırsızlık bilmezdi.
Kibardı, nazikti, saygındı ve saygılıydı. Her davranışı kendisinden küçüklere örnekti, modeldi. Konuşurken kelimelerin en güzelini, en tatlısını, en nefisini kullanırdı. Üslubu; diliydi, diniydi, inancıydı, adaleti ve vicdanıydı.
İnsan hakları şöyle dursun, hayvan hakları dediğimiz; kuşun, kurdun, arının, kelebeğin, karıncanın, böceğin hakkı bile onun en itina gösterdiği hayat tarzıydı. İyilik anlayışı bütün hayatı kucaklamıştı.
Yolcuların seyahat ettiği anayol üzerinde durur, gelen geçene hiç karşılıksız ayran, su ve yiyecek dağıtırdı.
Hayvanları yaşatmak, üretmek ve beslemek için vakıflar kurardı. Sokaklarda başıboş dolaşan kedi ve köpeklere et dağıtırdı.
Yeşile önem verir, yeşil için yaşardı.
O adamı, bilmem hatırladınız mı?
Hatırlamadıysanız, o adamdan ve o adamın hayat anlayışından uzak durmak bize çok şey kaybettirdi desem acaba kimliğini ve kişiliği şimdi anımsar mısınız?
O adamın öyle bir hayatı vardı.
O hayatı olduğu için de çok şeyi vardı.
Bizim de öyle hayatımız olursa sanırım çok şeyimiz olacaktır. Çok şeyimizin olması için o adamı hiç akılımızdan çıkarmayalım.