Hasretin içimde bir eylül sancısı
Durmadan vuslat diliyorum aylardan
Bir ben miyim bu şehrin yabancısı?
Kırıldıkça kırılıyorum ruhumdaki faylardan
Bir eylül şarkısıydı gözlerin
Dilimde name name tüllenen
Bir anda esiri oldum közlerin
Kırmızı bir gül gibi alevlenen
Eylül yağmurlarında tanıdım saçlarını
Berrak bir su gibi avuçlarıma aktılar
Her teline şiirler yazdım Eylül'e dair
Mısralar kor demeti olup içimi yaktılar
Bir eylül sabahında hissettim nefesini
Ilık bir meltem gibi odama doldu
Yalnızlığın en kuytu yerinde duydum sesini
Kollarım seninle yeniden can buldu.
Gözlerinden kalktı sevda yüklü gemiler
Yüreğimin en kutlu yerine demir attılar
Yüreğim sevda çekenlerin son limanı
Ötesi yok, bende bitti koskoca denizler...
Bir eylül alevinde yaktım bütün şehirleri
Sokaklarında ayak izin yok diye
Yırtıp attım adının geçmediği bütün şiirleri
Mısralarında dudak izin yok diye.
Ne güzeldir eylülde çiçek olmak
Seni görünce açar akşamsefaları
Sen gidince olur küskün bir yumak
Güller boşuna bekler ilkbaharı...
Sürgünüm olur sensiz geçen her eylül
Rüzgar alıp götürür sana dair umutlarımı
Suskunluğa gömülür şakıyan bülbül
İçime gömerim yağmur yüklü bulutlarımı
Dudaklarından şu içer eylül kuşları.
Seni öpmeden gitmezler başka diyarlara
Ellerinden başlar ilk uçuşları
Senden selam gider başka baharlara.
Rüzgar seninle yapar ilk tangoyu
Saçlarının raksına dalar her yaprak
Sen ki Eylül'ün koynunda bir kuğu
Bir tek bana yakın, herkese uzak
Seni en çok eylülde sevdim
Yapraklar suya düştü, sen gönlüme düştün
Seni en çok eylülde sevdim
Sen hep yaşamak istediğim bir düştün...