Bugün, 3 Temmuz 2024 Çarşamba

B.Rahmi ÖZEN


AĞLA GÖZLERİM AĞLA

AĞLA GÖZLERİM AĞLA


Allah için özden gelen iyi bir gözyaşı, günahları sünger gibi temizlese gerek. Doğrusu buna gözyaşı değil, özyaşı demek gerek. Aşk ve şevkin tetiklediği gözyaşlarıdır, bunlar. Bu tür gözyaşları, her şeyde Hakk’ı görmeye ve O’na karşı sevgi ve muhabbetle titreyip sürekli O’nun huzurunda saygıyla çağlayıp durmaya bağlıdır. Böyle yaşlar, çok az bahtiyara nasip olur. 
İnsan ruhunda, Allah’a alâka derinleştikçe sevgiye dönüşür ve zamanla bu sevgi, önü alınmaz bir aşk ve iştiyaka inkılâp eder. İşte böyle biri, çöllerde dolaşan Mecnun misali Leylâ der ağlar.
Kendi uzaklığını aşmak için bazen Yunus gibi kâinat kitabıyla hasbıhâl eder:
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevla’m Sen’i
Seher vakti kuşlar ile
Çağırayım Mevla’m seni
Böyle gözü yaşlılar, madde planında ne varsa O’nun ayetleri gibi okurlar, koklarlar, yaratılmış ne varsa gözlerine sürerler. 
Bu güzel insanların gönülleri, heyecanla köpürünce gözler yaşlarla dolar. Öte dünyada, bu gözyaşları, her ağlamanın kıymeti âh u efgan edenin duygu ve düşünce ufkuna göre değerlendirilir. Haşyet ve murakabe duygusuyla içlerini döküp ağlayanlar, ya da:
“Dertliyim dersen belâ-yı dertten âh eyleme 
Âh edip ağyarı âhından âgâh eyleme!” 
Diye yüreğinden yükselen heyecanları sinesine gömerek yutkunanlar, Sevgili kapısının gözü sürmeli sadık bendeleridirler. Bunlar, sırlarını namus bilir, o sırrı, kendi gözlerinden bile sakınırlar.
Yürekten kopup gelmeyen ağlama görüntüleri göze cefa ve gözyaşlarına saygısızlıktır. Çünkü böyle gözyaşları, insanları aldatma vesilesidir. Bu tür gözyaşları, sadece şeytanı sevindirir. Bu yaşlar, cehennem ateşini söndürebilecek değer ve güçte değildir.
Ayrıca gelen bir belâ ve kötülük karşısında, rızasızlığa ve itiraza benzeyen ağlamalar haramdır. Yarın ya da gelecek endişesiyle kıvranıp; âh, vah ederek gözyaşı dökmekse bir ruhî hastalıktır. Fırsatını kaçırdığı şeyler karşısında sızlanıp durmak da boş bir telâş olduğu için gözyaşları adına yazık ki bir israftır.
Tezimizi kuvvetlendiren şu iki tür ağlamaya örnek vereceksek:
Yakub aleyhisselam, oğulları Yusuf ve Bünyamin’e ağlayışı, babalık hissi ve şefkattendi. Yusuf’un kardeşlerinin, babalarının yanında ağlama numarası yapmalarıysa, fiilî bir yalan ve bir aldatmaydı. 
Allah için ağlama, O’na karşı olan aşkın iniltileridir. 
Hüzün ve gözyaşı, peygamberlerin en önemli vasfıdır.
Âdem Peygamber, ömür boyu ağladı. Nuh Peygamber’in ağlamalarıysa feryad u figân tufanıydı. “Rabbim, o putlar, insanlardan çoğunu baştan çıkardı. Bundan böyle kim benim izimce yürürse o bendendir. Kim de isyan ederse Sen Gafûr’sun, Rahîm’sin.” manasına gelen beyanı tekrar edip sabahlara kadar ağladı. Cibril, bu ağlamanın sebebini Allah’a ulaştırınca; Cenâb-ı Hak: “Ümmetin hakkında seni mahzun etmeyeceğim.” müjdesiyle O’nun feryad u figanını durdurdu.
Gözyaşları, Hakk’a ulaşmanın en kestirme yoludur. Bazılarının bu tür Allah âşıklarını yadırgamasıysa, hamlıklarını mırıldanmalarıdır.