Canlı tarih denilince akla ilk gelen; bilge, güngörmüş tabiri caizse yaşlı kişiler gelir. Bu kişilere “Ak saçlı” veya “Kanaat önderi” de denir.
Ancak bizim bahsedeceğimiz bir insan değil. Bir ağaç…
Alankent Ordu'nun Kabataş ilçesine bağlı bir yerleşim yeri. Tarihi eskilere dayanıyor.
Burada işin akademik boyutuna girmeden Alankent üzerine birkaç kelâm etmek istiyorum.
Alankent 2007 yıllarında 6200 civarında nüfusa sahipken belediye teşkilatının lağvedilmesinden sonra nüfusu 450'ler civarına inmiş.
Her yerleşim yeri tarihi ile birlikte anılır. Doğrusu da budur.
Alankent tarihi geçmişi olan bir yerdir. Halk arasındaki bir rivayete göre devrin Aybastı kaymakamı; “Son zamanlarda bazı yerlerin ilçe olması düşünülüyormuş, bence Alankent bunlardan biri olmalıdır” şeklinde bir konuşma yaptığı halâ söylenmektedir.
Alankent'i yerinde gören biri olarak şunu diyebilirim ki coğrafi ve tarihi özellikleri bir arada düşünülürse ilçe olabilecek bir özelliğe sahip. Ancak bazen şartlar sizin istediğiniz gibi gerçekleşmez. Karadeniz'de 140'dan fazla ilçe dolaşmış biri olarak istisnai yerler hariç birçok küçük ölçekli ilçelerin yanında Alankent'te ilçe olabilecek vasıfları taşımakta.
Ancak şu andaki nüfusu buna müsait değil.
Gelelim canlı tarihimize. Alankent Merkez Camii ile camiin müştemilatı arasında buluna ıhlamur ağacı, aşağı yukarı beş asra dayanmış yaşı ile şehrin bekçiliğini yapıyor.
Ihlamur ağacının heybetini anlamak için onu kışın görmeniz gerekiyor. Çünkü ıhlamur yaprak döken bir ağaç. Bahar ve yaz aylarında yaprakları her yanını kapatır. Bulunduğu yerin oksijenini artırıp havayı temizleme görevini yerine getirir.
Kışın yapraklarını dökünce işin aslı ortaya çıkıyor. Sanki ağacın röntgeni çekilmiş gibi bütün ana gövde ve ona bağlı dallar gün gibi ortaya çıkıyor. En uçları bile soba borusu kalınlığında olan bu ağaç bütün heybeti ile baharı bekliyor.
Asırlardır bulunduğu yeri terk etmemiş olan ıhlamur, nelere şahit olmuştur kim bilir?
Artık alankent'in sembollerinden biri olmuş yaşlı ıhlamur. Sadece onun varlığını görmek için bile ziyaret edilir Alankent.
Tabii sadece bu ağaçtan ibaret değil. Müze evi bir önceki yazımda anlatmaya çalışmıştım. Kaya mezarları ve diğer tarihi mekânlardan da bahsedilmeli. Ancak konuyu teker teker ele almak lazım.
Bu arada halâ sınırları içinde; bir Çok Programlı Anadolu Lisesi, iki ortaokul, bir ilkokul, gezici kütüphane ve camileri var. En önemlisi gönül sahibi insanların bulunduğu bu mütevazı yeri iyi tetkik etmek lazım. Ayrıca kanaat önderi Alankentliler, yaşadıkları yeri iyi tanıtmalı ve hak ettiği yere getirmek için elinden gelenden fazlasını yapmaları lazım.
Alankent'te kaldığım yaklaşık dört saatlik zaman içinde öğrendiklerimden çok “sezdiklerim” daha fazla. Alankent sokakları bana “Hemen gitme, daha çok şey öğreneceksin” der gibiydi.
Eğer bir yerde kalmaktan sıkılmıyorsanız, orada yaşayan insanların muhabbeti size ulaşmış demektir. Alankent dilsiz konuşan bir yer.
Her zaman, kelimeler ile konuşulmaz değil mi?
Alankent, sessizce çok şey söylüyor gerçekten. İyi dinlemek lazım. Dinlemek ve anlamak lazım...
Alankent ve Alankentlilere en kalbi selamlar…