Bayramların en hüzünlü yanıdır Arife günleri. Bayram sevincinin aksine o gün hüzün çöker insanın yüreğine. Çünkü o gün hayatımızın en büyük gerçeği ile yüzleşme vaktidir.
Arefe günü bir bakıma mezarlıkların bayramıdır. O sessiz mekanlar yalnızlığından, mahzunluğundan kurtulup sevdiklerinin duasıyla sevinir, mutlu olur.Hep söylerim mezarlıklar kadar insanı dinlendiren başka bir mekan yoktur. Çünkü dünya ile ilgili ne kadar meşgaleniz varsa hepsini geride bırakıyorsunuz. Hani şu canlılara eziyet edenler, kul hakkı yiyenler, sadece kendini düşünüp bir türlü doymayanlar arada bir mezarlıkları ziyaret kendine ve başkalarına bu kötülükleri yapmazlar.
O kutsi mekanlara her gittiğimizde oradaki mezar sayısının daha da arttığını görürüz. Daha dün yanınızda olan, birlikte nefes aldığımız, sohbet ettiğimiz insanlar bir bakıyorsunuz orada yatıyor, toprağın altında. Orada yatanların bıraktıkları şeyler için biz dünyada birbirimizi yiyoruz. Aslında peşinden koştuğumuz şeylerin boş olduğunu, hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu yeniden hatırlatıyor bize oradaki sessizlik.
Bu dünyada mala mülke doymayanlar, komşusu açken tok yatanlar, hep daha çok kazanmak için başkalarına zulüm yapanlar ebedi aleme giderken yanlarında amellerinden başka hiçbir şey götürmüyorlar. Mezar taşlarındaki isimler sadece bir isim değildir. Onları okuduğunuzda hikayeler gelir aklınıza. Hepsi farklı bir hikayesi vardır. O hikayeleri az çok bilirsiniz; çünkü hikayelerin bir ucunda sizden de parçalar vardır. Güzel hikayesi olanları güzel yad edersiniz, kötü hikaye kahramanlarını da Allah affetsin deyip Allah'a havale edersiniz.
Geride kötü hikayeler bırakmak ne kötü bir şeydir. Kötü hikaye bırakanların mezar taşını görünce yüreğiniz haykırır size: Asla kötü hikayeler bırakma!Allah o kadar büyüktür ki öyle hüzünlü bir günün ardından bizi bayram kavuşturup sevindirir, mutlu eder. Bize her iki günü de yaşatarak akletmemizi ve her şeyden ibret almamızı ister.
Siz siz olun arkanızda asla kötü hikayeler bırakmayın!