Ahmet SEZGİN

Tarih: 14.07.2020 13:24

AYASOFYA CAMİİ, ÖZGÜR ARTIK

Facebook Twitter Linked-in

    Şüphesiz ki İstanbul'un fethinin sembolü, camiye çevrilen Ayasofya'dır. İstanbul Fatihi Fatih Sultan Mehmet, fetih (kılıç) hakkı olarak, Bizans'ın en büyük kilisesi olan Ayasofya'yı camiye çevirmiştir. Fetihten sonra kılınan ilk cuma namazının hutbesini İstanbul'un manevi fatihi Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet adına okumuştu. Ayasofya'nın camiye çevrilmesi dünya ve İslâm tarihi açısından büyük bir önem taşımaktaydı. Çünkü bu durum, hilâlin önünde haçın (salibin) mağlubiyetini, İslâm'ın ve Müslümanların hâkimiyetini simgeliyordu.
         Ayasofya Camii, Fatih'in kendi adına kurduğu Fatih Sultan Mehmet Vakfının mülkü olarak 500 yüz yıl camii olarak kullanılmıştır.
        İstanbul Fatihi Sultan Mehmed, Ayasofya Camii'nin ve vakfının korunmasına ilişkin yayınladığı vakfiyesinde bunların amacı dışında kullanılmasıyla ilgili çok büyük beddua etmiştir: “Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti üzerlerine olsun. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun.”
        Büyük Şair-Yazar Yahya Kemal Beyatlı, 30 Mart 1922'de “Tevhid-i Efkâr”da yayınlanan “Ezan ve Kur'an” adlı yazısında şöyle demiştir. “Bu devletin iki mânevî temeli vardır: Fatih'in Ayasofya minâresinden okuttuğu ezân sesi ki hâlâ okunuyor!.. Selim'in Hırka-i Saâdet önünde okuttuğu Kur'an sesi ki hâlâ okunuyor! Eskişehir'in, Afyonkarahisar'ın, Kars'ın genç askerleri, siz bu kadar güzel iki şey için döğüştünüz!” 
        1934 yılına ait Bakanlar Kurulu kararıyla cami olmaktan çıkarılıp müzeye dönüştürülen Ayasofya, öz vatanında mahzun, garip ve mahkûmdu. 
        10 Temmuz 2020. Danıştay 10. Dairesi, vakıf malı olan Ayasofya'nın vakfiyesine uygun bir şekilde cami olarak kullanılması gerektiğine hükmetmiş ve Cumhurbaşkanımız da siyasi olarak bu hükme uygun resmi yazıyla Ayasofya'nın aslına, tabii haline dönüştürülmesiyle ilgili son kararını vermiştir.
        Fethin ve Fatih'in emaneti Ayasofya, artık özgürlüğüne kavuşarak cami oldu. Fatih'in bedduasından kurtulduk şükürler olsun. 86 yıldır hasrettik bu güne. Ne mutlu bizlere!
        Mesele, namaz kılınacak cami, ibadet meselesi değildir. Ayasofya, milli egemenlik meselesidir, millî ve hukukî bir davadır. Vâkıf malı Ayasofya, vakfiyeye geri verildi. Emanete sahip çıkıldı. Hak, batıla galebe geldi. Bağımsızlığımız güçlendi. Milletimiz ve ümmet büyük bir özgüven, moral kazandı. Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü konusunda daha bir umut, inanç oluştu. Ayasofya'nın ruhuna uygun zihniyet, sistem, insan ve toplum inşa etme hususunda daha bilinçli ve vakarlı bir ruh oluşur inşallah. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Danıştay'a, milletimize çok teşekkür ederim. Rabbime binlerce şükürler olsun.
        “Ey Allah'a açılan ve kapanan ulu kapı / Bir at gibi soluyorsun kulelerinle/ Deniz öfkenin köpükleriyle benekli / Gel barışın köprüsü ol içimizde dışımızda / Yeniden sularından içelim kana kana / Savaşabilirim bugün bütün dünyayla / Gerekirse/ Ruhumuzun susadığı hakikat olan/ Evrensel İslam Barışının zaferi için / Aşk için Tanrı hakikati aşkı için / Göğe çıkan İsa yere insin diye / -Fazla çıkardılar göğe- / Gel ey Muhammed ve İsa hakikati/ Burada sizi bekleyen bütün bir insanlık var.” 
(Sezai Karakoç)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —