Zeki ORDU

Tarih: 23.01.2025 13:15

AZDAVAYA'A VEDA EDERKEN

Facebook Twitter Linked-in

 Azdavay, halis bir Kastamonu ilçesi. Çünkü Azdavay'ın bütün komşuları Kastamonu'nun diğer ilçeleri.
Azdavay'ı; Şenpazar, Doğanyurt, Pınarbaşı, Daday,  Ağlı ve Küre koruma altına almış sanki. Yani komşuları dahi aynı ilin ilçeleri. Ülkede bile nadir bulunan bir yerleşim yerlerinden biri.
Resmi kaynaklara göre altı ilçeyle komşu gösterilirken; bütün haritalarda sanki “Cide” ilçesiyle de sınır gibi duruyor. Belki insanları yerleşim yeri haricinde bir yerden bu sınır. Ya şimdilik yazılmadı ya da çizilen haritalarda bir yanlışlık var. Çok da önemli değil. Geçelim.
İlk yazımımda Azdavay ilçesine diğer komşu bir ilçe olan Pınarbaşı'ndan yola çıkarak geldiğimi yazmıştım. Öncelikle devrin Belediye Başkan  Yardımcısı Hüseyin Dönmez'in yardımları daha sonra sokakta bazı vatandaşların açıklamaları kısa süre içinde katkıda bulunan kişiler olmuştur. Özellikle vatandaşlar çok uzaklardan geldiğimi öğrenince bölge ile ilgili sorularıma ellerinden geldiğince katkıda bulunmaya çalışmışlardır. Bir yere misafir olarak gitmenin bazı güzelliklerinin yanı sıra ülkemizin güzel insanlarının özel hasletlerini görme fırsatım oldu.
Daha sonra Azdavay Çok Programlı Anadolu Lisesi oldu durağım. Bir eğitimci olarak gittiğim her yerde mutlaka bir okula uğrarım. Okula vardığımda iki kişi karşıladı beni. Biri o an okul müdürü olan Erdoğan Hotan Bey, diğeri daha önce o okulda müdürlük yapmış Mustafa Kaya Bey. Tabiri caizse halef-selef muhabbet ediyorlardı. Bir eğitimci olarak çok hoşuma gitti. Bu “Giden ağam, gelen paşam” anlayışına göre değil de “Gönül birlikteliği” düsturuna göre edilen bir muhabbetti.
Her ikisi ile de biraz sohbet ettim ve ilçeye ne için geldiğimi açıkladım. Şu an hangi okuldalar bilmiyorum. Bildiğim tek şey, gördüklerim... O da insani değerlere misal teşkil edecek bir durum. Allah muhabbetlerini daim etsin.
Daha sonra yolum Azdavay Müftülüğü oldu. Orada da bazı kişilerle sohbet ettim. Müftü Bey o an için orada olmadığından mevcutlar ile sohbet ettim.  Tabii “yabancı” veya “misafir” olmam ve bu seyahatin aslının orayı görmek olduğu için olması bir hayli dikkat çekiyordu.
Görüştüğüm vatandaşların isimlerini almadım. Yazıya döküldüğünde yoklama listesi gibi bir şey olacaktı. 
Azdavay dağlık bir bölenin mümkün olduğu kadar düzlük yerine konulmuş. Uzaktan art arda sıralanmış gibi duran bu tepeler Azdavay'ın tabii koruyucu gibiydiler. Şehrin içinden akan Devrekâni Çayı, Âşıklar Köprüsü ile anlam kazanıyor sırlarıyla birlikte Cide ilçesinden Karadeniz'e ulaşıyordu. Bizden de selam götürmüştür umarım. Kocaçay ve Valay Çayı ilçenin diğer akarsuları. Onlar da kendi hallerinde bir seyr ü sefer içinde.
Vaktim elvermediği için ilçe merkezine 7 km uzaklıkta olan “Cam Teras” Karakuşlu Köyü” sınırları içinde kalıyormuş. Benimkisi daha çok insan merkezli bir seyahat olduğundan daha gidilecek yolum vardır. Ağlı ve Seydiler ilçesinin ardından Devrekâni ilçesine gidip orada konaklayacaktım.
Şehri saran tepelerde bulunan ağaçlar şehrin nefesi oluyor bir yerde. Irmak şehri iki ayırsa da ikilik çıkarmamış ilçede. Zaten iki tarafı birleştiren Âşıklar Köprüsü şehrin sembolü olmuş. Belediye girişinde “Coğrafi işaret” belgeli kıyafeti üzerinde taşıyan bir hanımefendi öz kültürünü temsil etmiş bir yerde. 
Azdavay ana caddesi diğer il ve ilçelerde olduğu gibi biraz daha farklı. Markalı ürünler ve şehir insanına hitap ediyor. Ana caddeden uzaklaştıkça, köyden gelenlere de hitap eden eşyalar bulunuyor. Zaten Anadolu'nu diğer yerleri de böyle değil mi?
Köknar, çam, ardıç, meşe, karaağaç, kavak, ıhlamur, gürgen, dişbudak, çınar, kızılağaç, söğüt ve biraz da fındık bulunuyormuş. Diğer bitki türleri hariç…  Bir Doğu Karadenizli olarak fındık dikkatimi çekti.
Kısaca bir yurt köşesine daha veda etmenin zamanı geldi. Biz rotamızı Ağlı ilçesine çevirdik. Daha gidecek çok yolumuz vardı. Ne de olsa 20 ilçeli bir ili gezmeye talip olmuştuk. O kadar zahmete de katlanacaktık. Yoksa ardımızda böyle güzel hatıralar nasıl kalacaktı ki?
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —