Bugün, 4 Şubat 2025 Salı

Zeki ORDU


BAŞÇİFFLİK

BAŞÇİFFLİK


 Tokat'ın münzevi bir ilçesi…
Kuruluşundan beri ne sırlara sahip olduğunu bir kendi biliyor. Bastığınız toprakların dili olsa da söylese size. O gün bugün ismini ilçe ve il sınırları dışına çıkarma gayreti içinde.
Rivayet odur ki Yavuz Sultan Selim'in vezirlerinden biri olan Sinan Paşa'ya kadar uzanan bir tarihi var. Bu hususta mevzu uzun... 
Daha sonra Niksar yakınlarında bulunan ırmak kenarlarında sivrisineklerden mustarip olan insanlar şu an bulundukları yere yerleşir. İster beş çiftliğin birleşmesinden, isterse tepede yani en başta deyin ismi günümüzdeki hali olarak kabul görmüş. Hakikaten tepede bir ilçe.
Şehre ilk girildiğinde saat kulesi ve Merkez Camii dikkat çekiyor. Şehri otomobil ile birkaç dakika tur atıyorum. Sonra aynı yerleri yaya olarak geziyorum
Yaz olmasına rağmen kişi sayısı az. Aslında yazları bütün ilçeler kışa göre on ile on beş kat daha fazla nüfusa sahip olur.
Bazen tek ü tenha misali caddeler görüyorum. Biri geçse de onunla konuşsam diye. İlk olarak kaymakamlığa uğruyorum. Kaymakamın ilde olduğu söyleniyor. Ardında “Konu neydi?” diye biri yardımcı olamaya çalışıyor. Misafir olduğumu söyleyince etraf birden hareketleniyor. Ayrıca ilgi ile bakıyorlar.
Daha sonra Başçiftlik Belediyesi'ne uğruyorum. Bana “Başkan birazdan gelir” diyorlar.  Biraz oturuyorum. Çay ikram ediyorlar. Kimseye zahmet olmasın diye çıkıyorum. Tekrar dolaşıyorum caddeleri. Bazı evlerin önünde ateş yakan kadınlar görüyorum.  Aynı noktadan kaymakamlık binası görünüyor. Bir köylü çocuğu olduğum için yadırgamıyorum. Aksine neden olduğunu bilmediğim bir his ile hoşuma bile gidiyor.
Son olarak bir çay ocağında alıyorum soluğu.  Vatandaşlar kendi hallerinde sohbet ediyor.  Ben sohbete nasıl katılabilirim diye düşünüyorum. Bir anda vatandaşlara dönerek “Yaz olmasına rağmen insan az; kışın selam vermeye insan aranır burada” diyorum. 
Aralarından biri “Biz de çakallara selam veririz” diyor. Şaka mı, alay mı kestiremiyorum. Hemen dönüp “Nasıl yani?” diyorum. Bana “Kışın çakal çok olur buralarda” diyor aynı kişi. Ben kısa bir iç muhakemenin ardından “Çakal çoksa tavuk da çoktur herhalde” diyorum. Bana “Kışın çakallar acıkınca şehre yaklaşıyor. Zararsız hayvanlar. Biz de onlara yiyecek veriyoruz. Neredeyse yarı yarıya evcilleştiler” diyor. 
Bu konuşmayı not bile almıyorum. Çünkü böyle bir konunun unutulma ihtimali az. Tesadüfen bu yazıyı okuyan bile unutmaz bu mevzuyu. 
Daha sonra “Çakal besleyen ilçe” başlıklı bir yazı yazmayı düşünüyorum ancak bu başlığın çok doğru olmadığını, yanlış anlaşılmalara sebep olacağını düşünüyorum.
Daha sonra Belediye Başkanı Sayın Şaban Bolat beyin yanına gidiyorum. İçeri çay getiren kişi beni ikinci defa görüyor. Bu sefer başkanın makamında olunca daha dikkatli bakıyor bana.
Belediye Başkanı Şaban Bey bir eğitimci. Bazı özel konular konuşuyoruz. Kendisinden müsaade almadan yazmak olmaz. Çok samimi açıklamalar yapıyor. Projeleri de çok güzel. Devri sabık yapmayan bir anlayışa sahip. Kaldığı yerden daha güzel şeyler nasıl yapılır onu planlıyor. Son derece saygılı biri.  Devlet adamı gibi davranıyor. Yapıcı yani. Siyasi altyapısı da sağlam. Disiplini de oradan geliyor.
Şaban Bolat Bey'in ilçe için bir şans olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık bir saate yakın sohbetimizden bu kanaate vardım.
Bir yakının düğününden dolayı ayrılıyoruz. Bu arada Başçiftlik için yazdığı esere sahip olmak isterdim ancak o anda yanında değildi. 
Belki daha sonra sohbetimiz içinde olan konular hakkında telefonla izin alabilirsem yazarım. Şimdilik konuşulanlar aramızda kalmalı.
Ve ben; caddelerde ateş yakan kadınları, kaymakamlıkta bana yardımcı olaya çalışan personeli, çay ocağında çakal besleme muhabbetini, hatta buraya yazamadığım cami önü sohbetini ile samimi ve içten insanları ardımda bırakarak Başçiftlik'ten ayrılıyorum. Bütün Başçiftliklilere gönül dolusu selamlar yolluyorum.