Bugün, 3 Temmuz 2024 Çarşamba

B.Rahmi ÖZEN


BİR CİHAN KAVGASI

BİR CİHAN KAVGASI


“Tavkı-ı taat bağlayıp ifrit-i nefsin boynuna
Asaf-ı akla riayet kıl Süleymanlık budur.”
Aziz Mahmut Hüdayi

Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır. Dünyada Hakk'ın birliğini idrak gibi bir mutluluk ve Hakk’a ibadet gibi sonsuz bir dost olamaz. Bu zevk ü sefanın,  bu yiyip içip eğlenmenin sonu yokluktur. İnsan ömrü, çöllerdeki kumların sayısınca olsa bile, ömrü bitecek ve sonunda bir saat gibi gelmeyecektir. Eğer huzur bulmak istersen, Hakk’a dost ol. Zevk u safa edenlerin, çalıp eğlenenlerin gürültüsünden çekil; insanlık budur. 
İnsanın gerçeğe giden mutluluğu sefahati terk etmek ve teslimiyetin Yaratıcıya bağlanmakta olduğu şuuruyla yaşamasını bilmektedir.
İlahi kelam, hiçbir sınır ve ölçü tanımadan beden ve benliğinin isteklerini tatmin etmeyi hayatının esas gayesi kabul etmez. Böyle kimseleri insanlık şerefinden mahrum sayar. 
Yüce Kur'an'da, Muhammed ümmetinin vasat bir ümmet kılındığı bildirilir (2/143). Bu mesaja göre, nefis ve beden, insanı istenilen hedefe ulaştıracak bir binektir. Gemsiz, dizginsiz biçimde serbest ve başıboş bırakılan bir binek nasıl sınırı aşarak binicisini uçuruma atarsa, kötülüklere aşırı derecede meyilli olan nefis de, akıl ve iradeyle disiplin altına alınmadığı takdirde, sahibini felakete sürükleyebilecek bir düşmandır. Neticede cezaya sebep olacak şeylerden sakınmak, gerçekten insanın kendi öz varlığını sevmesinin, ona acımasının gereğidir. Onu kayıtsız şartsız serbest bırakmak, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendi kendine zulmetmek demektir. Şu halde, yeme, içme, eğlence gibi hayatın her sahasında ve safhasında anormalliklerden kaçınarak dinin tespit ettiği sınırlara, ölçülere uymak gerekir.
"Nefsin senin bineğindir, ona yumuşak davran"; "İslam'da ruhbanlık yoktur."; "Senin en zararlı düşmanın iki yanındaki nefsindir." mealindeki hadisler, bir taraftan yeme, içme, istirahat, evlenme gibi ihtiyaçlarından mahrum ederek nefse eziyeti yasaklarken, diğer taraftan, onu tamamıyla kendi isteğine bırakmanın da insan için felaket olacağını bildirir. Doğru olan, bir binekten binicinin faydalandığı gibi, öğretilen sınırlar içinde nefsin ihtiyaçlarının karşılanarak, onun akıl, kalp ve ruhun kumandası altında idare edilmesidir.
Aziz Mahmud Hüdayi Kanuni’nin gazeline yazdığı nazirede, gerçek sultanlığın, nefis ifritinin boynuna ibadet halkasını bağlayıp, akıl vezirine riayet olduğunu anlatır:
Tavkı-ı taat bağlayıp ifrit-i nefsin boynuna
Asaf-ı akla riayet kıl Süleymanlık budur
Tabiatüstü bir hakim gücün varlığına inanmayan, hayat ve ölümü tesadüfi bir oluş sayan, davranışlarından dolayı bir mükafat ve ceza göreceği inancından mahrum bulunan kimselerin, beşeri müeyyidelerden korunabil-dikleri oranda, benliklerinin isteklerine taparcası-na çıkar ve nazlarının takipçisi olacakları tabiidir. 
Kur'an, hak ve gerçeği kavramayan, gözleriyle görmeyen ve kulaklarıyla duymayan-ların hayvanlar gibi, hatta onlardan daha aşağı olduğunu bildirir.