Bugün, 21 Kasım 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


BÜTÜN EVREN TEK BİR DİLDE ÇAĞRIŞIYOR 'SEVGİ' DİYE

Gönül göğe benzer, dil yeryüzüne! Dil, tatlıysa yeryüzünden göğe merdiven olur sözcükler. Ve bülbül gibi terennüm eder, dilber dudaklar.


 Bir dem…
Karaboğaz deresi…
Karaçalı'nın damarı…
Yusuf'un, öyküsüne katılan öykü… Derenin kenarında, eski anıların bir demi… Yorgo iken Yunus olan eski Rum eşkıyası…Yunus olup, Yusuf yüzlü  Yusuf'la halvetinden sonra… Eski Yorgo'nun yeni kalıbında Elemdağı kayalarını mesken tutuşu.
Kayalar içinde mağaramsı bir yer… Yorgo'luğu terk edip yeni ruh kalıbı içindeki Yunus, mesken tutuyor, orayı. Ve orada yaşamaya başlıyor. Kimileri inziva derler. Mağara ki; batıl inançların terk edildiği yerdir.  Yunus'luğun şevkiyle Sevgi Dini İslam'ın gösterdiği ışıklı yoldan yürümeye başlayışı, hayatının en leziz anları oluyor.
Yusuf, araya araya Yunus'un Elemdağı kayalıklarındaki meskenini buluyor.
Hay Yorgo! Hay Yunus! Hay Yusuf!
Bir zamanlar Yusuf'un her sözü, Yorgo'luğu terk eden ol Yunus'a ruh göğünde yıldız arar gibi manalar aratmıştır. 
'Can kulağıyla dinlenesi bir senfoni gibisiniz.' demişti, Yorgo'luğunu terk eden Yunus. Ve 'Nedir bunun kaynağı?' diye sormuştu. 'Her sözünüzde gizli bir derya, yeni bir dünya saklı! Benim, sizin sayenizde keşfettiğim âlemler, demek istiyorum, yani.' demişti. 
Gönül dostu Yusuf'a şimdi de;
'Beni, unutmayıp yıllar sonra aradınız, buldunuz.' diyor. 'Ne ne vefalı, ne yiğit bir dostsunuz!  Bal dudaklarınız, hep yüce değerler terennüm ediyor. Her cümleniz, yüreğime bayram ettiriyor. Hep insanın gönül evi diyorsunuz. Yunus Emre üstattan okuduğunuz altın dizelerinizin her bir mısraı hep aşkı, sevgiyi, barışı ve dostluğu çağırıyor.'
'İnsanın birbirini sevmesi; onu sahiplenmesidir, Yunus kardaş!' diyor, Yusuf. 'Tıpkı  Yaratan'ın kulu, kulun da Yaratan'ı sevmesi gibi! Sen, beni seversen; ben de seni seversem sıcak ve mutlu bir dünya kurarız. Bütün varlıklar, hayran kalır dünyamıza. Şu evren, şu toprak, şu ağaç, şu kuş, şu börtüböcek tek bir dilde çağrışmıyor mu; 'sevgi' diye?'
' Haklısın!' diyor, Yunus. 'Sevgiden yoksun yüreğin yerini dünyayı yakıp yıkan, çürütüp öldüren bizler; hırs, kin, kara düşünce gibi aşağılık değerlerle doldurduk.'
'Biz, kimseye kin tutmadık.' diyor, Yusuf. 'Yetmiş iki millet birdir, bizim nazarımızda. Kin, sevgiyi tanımamış bir yüreğin iğretiye yönelik tatmin duygusudur, Yunusca!' 
'Hâlâ hiç durmadan sevgi, hiç yorulmadan gönül… Hiç durmadan barış, dostluk ve kardeşlik…  Öyle mi, gönlümün sultanı can Yusuf?'
'Başka ne diyeyim? Gönülden, barıştan, sevgiden ve kardeşlikten başka ne var, bu dünyada?  Tanrı'nın durağı gönüldür de ondan gönül derim. Sevgi, var olma sırrını yakalamanın tek yoludur da ondan sevgi derim. Sevemeyen; hayatın sırrına yaban olur da ondan gönül derim. Kardeşlik; paylaşımdır da ondan kardeşlik derim. Barış; mutluluk getirir de ondan barış derim. Başkaca ne yakışır, yeryüzünün en şereflisinin diline?'
'Biz, size bunca eza ve cefa yaptık… Istırap verdik, siz…' deyip gerisini demeden ağlamaya başlıyor, Yunus. Boğazını düğümleyen hıçkırıklar izin vermiyor da ondan konuşamıyor. Mazisini hatırladığında çok içli...
Yusuf, hıçkırıklardan konuşamayan Yunus'a:
'Karşılığında sevmeyi öğretebildiysek kazançlı biziz.' diyor. 'Ten içinde can arıyorsak; sonsuz bir sevgi ve hummalı bir çırpınış isteyelim,  Allah'tan, hay can Yunus!'