Bugün, 2 Ağustos 2025 Cumartesi

Zeki ORDU


ÇAMAŞ PARK KAFE

ÇAMAŞ PARK KAFE


 Çamaş’a yolumuz düşünce önce şehri dolaştım biraz. Sonra bir yerde çay içmek için durup vatandaşlarla kısa bir sohbet ettim. Malum şehrin yabancısıyım ve kısa süre sonra burayı terk edeceğim.
Çay ocağından çıktıktan sonra doğru Belediye Başkanlığı binası önüne geldim. Başkanın “park Kafe” diye bir yerde olduğunu söylediler ve hemen oraya hareket ettim. Tabii arkadaşımla bize şu an ismini bilmediğim bir bayan yol gösterdi.
Park Kafe denilen yerde Çamaş Belediye Başkanı Sayın Mahmut Ayparçası ile tanıştık. Kısa bir hasbihalin ardından Teferruatlı bir tanışma oldu. Hatta sohbeti koyulaştırdık bile. Mahmut Başkan tam bir kültür insanı idi. Hizmet aşkıyla dolu ve kendini yetiştirmişti. Bu toprakların insanı olmak için milli kültür ile mücehhez olmanın lüzumunu bilenlerden biriydi ve kendisinden belediyecilik haricinde de kültürel tarafından da istifade ettik.
Bize önce hizmetlerinden sonra da hayallerinden bahsetti. Biz az bir şey öğrenmek için gittiğimiz yerden çok şey öğrenerek döneceğimiz belli olmuştu bile. Mahmut Ayparçasın’dan öğrendiklerimiz bir yazıya sığmazdı elbette. Biz de ondan dinlediklerimizi bir yere not ederek kaç yazı tutacaksa o kadar yazmaya karar verdik. Kimseye belli etmeden kendimize söz verdik yani.  
Mahmut Başkanın hayalini kurduğu şeyi tatbik etmeden ilk halini duyanlar inanmamış olabilir. Ancak o güzel şeylerin hayalini kurmaktan geri durmamış. Bana büyük şair Yahya Kemal Beyatlı’nın mısralarını hatırlattı. Üstadın “Deniz Türküsü” adlı şiirinin son mısraında “İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar” diyordu. Kan aynı kan, anlayış aynı anlayıştı. Ruh aynı ruhtu. Kültürel açıdan bir Evlad-ı Fatihan sayılan şairimizin gösterdiği hedefe doğru ilerlemek her ülkesini seven insan için vezgeçilmez bir şiar olmalıydı ve Mahmut Ayparçası da bunu tatbik ediyordu.
Sıcak ve taze çay eşliğinde sohbet güzel gidiyordu. Bu arada söz neden geldiyse Çamaş’ın sütlacına geldi. Başkan Bey Çamaş sütlacının patentli olduğunu söyledi bize. Patent sahibi olan kişi bize duvarda çerçevelenmiş olan patenti getirdi. Tabii daha önce önümüze harika bir sütlaç geldi.
Türk Patent Marka Tescil Belgesi tarafından verilmiş “Nuray Sultan Tatlıları” adıyla marka sahibi “Nuray Özcan” adıyla tescillenmiş belgenin tarihi 17.07.2023. 
Biz “Nuray Sultan Sütlacını” kaşıklarken damağımızda bıraktığı lezzeti kelimelere nasıl dökeceğimizi düşünüyorduk. Ancak bu hiç de başka şeyleri yazıp anlatmaya benzemiyordu. Kelimelerin kifayetsiz olduğu anlardan birini yaşıyorduk ve bir sütlacın bu kadar nasıl leziz olacağını düşünüyorduk. 
Sonra yapılışı hakkından bazı bilgiler verdi Sayın Başkan. İşin ustalığı yani mahareti hariç malzemesinde kullanılan sütün “Yayılan ineklerin” sütünden olması, hiçbir suni besinle beslenmemesi bir de bu sütlacı yapan kişinin mahareti bir araya gelince tarifi mümkün olmayan bir lezzetin vücuda gelmesine vesile olmuş. Ustamızın ellerine sağlık. Hakikaten tescil belgesini hak etmiş. Tadı hala damağımızda…
Mahmut Ayparçası ile sohbetimiz esnasında tatlı bir sürpriz daha geçekleşiyor benim Terme’de de öğretmenlik yaptığımı öğrenince Seyfi Günaçtı’yı tanıyıp tanımadığımı sordu. Meğer öğretmeniymiş. Hemen Seyfi Günaçtı’ya telefon ediyorum ve Çamaş’tan aradığımı söylüyorum. Seyfi Hoca bana telefonda “Yoksa yanında 57 Mahmut Ayparçası’da olmasın” demesin mi?
Seyfi hocanın hafızasına mı şaşarsın, böyle bir tevafukun olmasına mı şaşarsın… Ne dersen de! Dünya küçük, hayaller büyük olurmuş. İşin en tuhaf yanı da Seyfi Günaçtı bu haftaki yazısında ilk görev yeri yani Gölköy İmam Hatip Lisesi’ne atanma konusu yazmaz mı?
Neresinden bakarsanız güzel bir güdü. Tabii bu konu burada bitmez. Daha yazılacak çok yazı var.
Son olarak ve sevilen başkanımız Mahmut Ayparçası başta olmak üzere bu zamana kadar karşılaştığım, Sevgi Yaşar hanımefendi, Nuray Özcan’a ve bizi buraya getiren ismini bilmediğim belediye çalışanlarından olan hanımefendiye ve daha sonra başkan sayesinde tanıştığım Sebile Gelmez  
Hanımefendiye teşekkürlerimi sunarım. 
Daha sonraki yazılarda buluşma üzere…