Bazen bir yeri anlatmakta o kadar güçlük çekersiniz ki söze ve yazıya nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. Sanki söz tükenmiş, kelimeler yok olmuş gibidir. Sonunda çareyi tabiri caizse “Kurusıkı ve resmi bilgilerde” bulursunuz.
Resmiyet, yanında ciddiyeti de barındıran bir kavramdır.
Gelelim güzel ilçemiz Dernekpazarı'na…
Önceleri Of'a bağlı bir Bucak, sonra Çaykara ilçe olunca Of'tan ayrılıp köy, daha sonra tekrar Bucak ve en sonunda ile bağlı bir ilçe.
Dernekpazarı, ilin nüfus bakımından en küçük, yüz ölçümü bakımından da Çarşıbaşı'ndan sonra en küçük ilçesidir. Sahile 18 km olan ilçemizin rakımı 190 metre. Bir rivayete göre yıllar önce sivrisinekten kaçmak için buralara gelinmiş ve yurt edilmiş.
Uzungöl ve Soğanlı Dağlarından akan Solaklı Deresi yanında kurulmuş. Komşuları; Hayrat, Çaykara, Köprübaşı ve Karadeniz. Komşuların tamamı aynı ilin ilçeleri.
Ülkemizin çok yerinde de olduğu gibi “karma” bir mimariye sahip. Özellikle ilçe merkezi eski yeni yapıların iç içe geçtiği ve “Mimari kimlik” arayan bir yer. Köylerde ise durum pek farklı değil.
Eski köy evleri yığma taşlar üzerinde ahşap çerçeveli evler dikkat çekiyor. Zaten bölgenin eski bir mimari tarzı. Bunu yeni binalara da uygulamışlar yer yer.
Köylerde bulunan eski evlerden tamir edilmeye çalışılmış olanları da var. Tarihi evlerin bazılarına PVC denilen nevzuhur madde ile ilaveler yapılmış, daha sonra haneler tamamen terk edilmiş.
Buna rağmen yapıldığı gibi duran evler var. Tabii içlerinde kişiler yaşamıyor. Ancak o evler tarihi ile baş başa kalmış hatıraları ile söyleşiyorlar. Tabii biz duyamıyoruz konuşmalarını. Çünkü herkes gönülden konuşmayı anlayamaz…
Bedenen terk edilen bu evler yanına gelenlere lisan-ı hâl ile vaziyeti izaha çalışıyor. Zaten gelenler anlıyor onları biraz.
Karadeniz'in çok yerinde olduğu gibi bölgenin dağlık olması evlerin de dağınık olmasına sebep olmuş. Haliyle mülk sahipleri kalacakları yerleri kendi topraklarına yapınca farklı bir görüntü çıkmış ortaya.
Bölgenin dağlık olması günümüz şehircilik anlayışının uygulanmasına müsaade etmemiş. Bazı vaziyetleri “coğrafya” şekillendirmiş.
Bu tür yerlerin imarı nasıl olur bilemem. Bunlar daha çok “büyüklerin” kafa yoracağı şeyler. Ancak ülkemizde Dernekpazarı ölçeğinde ve şartlarında çok yerleşim yeri var. “Birilerinin” buraları daha yaşanılır kılması için “akli” çözümler bulması lazım.
Zaten tarihi miras “kanamayan” yaramız olmuş. Kanasaydı bir çözümü olurdu belki.
Yine de ayakta kalmayan çalışan birkaç eser var.
Bunlardan biri de Kondu Camii.
Tarihi çok eskilere dayanan camiin minaresi zaman içinde yıkılmış. Birkaç metre uzağına iki şerefeli bir minare yapılmış. Ayrıca mabet yenilenerek, gelecek nesillere miras olarak bırakılmış. Zaten canlı varlıklar değil, cansız varlıkların da bir ömrü var. Cansız varlıklarının ömürlerini düzgün kullanma ile uzatmak mümkün.
Dernekpazarı'nın coğrafyasından bahsetmeye lüzum yok. Çünkü ülkemizin çok yerinde olduğu gibi Karadeniz'de harika bir yer. Bu hususta övgü yapılamaz. Kelimeler kifayetsiz gelir. Bölgemiz güzeldir. Siz güzel denilince ne anlıyorsanız öyle…
Ne demiş şair: “Gülü tarife ne hacet/ Ne çiçektir biliriz.” Kısaca burası Karadeniz. Bilen biliyor…
Memleketimiz güzeldir…