Bugün, 2 Temmuz 2024 Salı

B.Rahmi ÖZEN


FITRATIN GALİBİYETİ

FITRATIN GALİBİYETİ


 İnançlarımızda toplumsal bağlam söz konusu olduğunda diğergamlık insanı yücelten en erdemli yüceliş basamağıdır. Ruh dünyamızda diğergam kişinin önüne konulan asansör, onu en yüce makamlara ulaştırır. 
Diğergam Mü'min, inançlarından beslenen bir erdem tablosu sergilerler. O, bir damla suda Yaratıcının gücünü görür ve bir damla suyu bile paylaşır.
Marksist düşünce yelinin bir zamanlar bizim ülkemizde de esmesiyle cihan çapında meydana gelen manevi ölümler, yaşandı. 
Bu düşünce tarzı, gençlerimizi, şefkat ve merhamet yoksunluğun bataklığına itti. Rusya başta olmak üzere bütün ülkeler kendine göre bu tufandan etkilendi. Türk gençliğinin; insanı insanlığından çıkaran ve insanı küçülten bu rezil tufandan etkilenmemesi mümkün değildi. 
Osmanlı İmparatorluğunun adım adım yıkılışa doğru yaklaşması, bu virüsün milli bünyeye girmesini kolaylaştırdı. Milli bünyemizde ve ruh dünyamızda bu virüs, büyük hasarlar oluşturdu.  Yıkılış devrinde moda olan Batı hayranlığı, daha ileri safhalarda maddeden başka bir şey tanımayan aydın tipiyle karşılaşmamıza neden oldu. 
Bu aydın tipi; Yüce Yaratanı unuttu, başta kendi varlığını, sonra kainatı ve gözle görülen varlık âlemini tesadüfün eseri olarak algıladı. Hatta gözbebeği yavrusunu da kendisi gibi yetiştirme uğruna manevi ve ahlaki telkinlerde bulunabilecek kişilerden uzak tuttular. Bu düşünce sahiplerine göre çocuklar ve gençlik hür fikirli olmalı ve hiçbir manevi mefhuma inanmamalıydı. 
Hatta gözbebeği yavrusunun; insanın ve evrenin yaratılışıyla ilgili sorularına materyalist açıdan cevap vermeyi yeğledi. 
Böylece onun tertemiz kalbini derin bir boşluğun içinde yalnız ve kimsesiz bıraktı. Daha sonra bunun acısı çeken binlerce genç, nurlu yolu görünceye kadar inkâr girdabının kuşatması altında kıvranıp durdu. 
Fakat bastırılmış hisler, gözlerimizin önüne serilmiş kâinat kitabının insana seslenişi ne zamana kadar materyalistlerin ayakları altında tutsak yaşayabilir? Kendisine akıl, iz'an ve duygu verilen gençlerimiz, ne zamana kadar kölelik ikliminde zincir ve prangaya vurulmuş; iki büklüm kalabilir? 
Elbette bir gün fıtrat, yalanı zorlayacak ve açığa çıkaracaktı. 
Geceyle gündüz, güneş ve ay, yazla kış, ilkbaharla sonbahar, gökyüzündeki binlerce yıldız ve daha milyarlarca örnek tesadüfen mi meydana gelmişti? Ağaçlar, kuşlar, insanlar sahipsiz miydi? İnsan, bu dünyaya tesadüfen düşmüş ve hiçliğe giden garip bir yolcu muydu? 
             Bütün bu fikirleri gençliğe aktarıp, onun tertemiz gönlünü kara kalemleriyle kapkara eden kalem erbabı da Marksizm'e yardımcı olmasına rağmen Fıtratın galibiyetiyle kendine gelenler oldu. 
Gençlerimizi zincire vurulduğu ve mahkûmu olduğu bu dünyadan başka bir dünya olmadığına inandıranlar oldu. 
Lakin Fıtratın, bir gün bütün çıplaklığıyla kendini ortaya koyacağını unuttular. Sonra bir kısmı kendine geldi ve gerçeğe teslimiyeti seçti. 
Ne hazindir ki, sırf inat olsun diye yoluna devam edenler hala aramızdadır. Bu dünyadan başka dünyanın olmadığını yavrularına ve yavrularımıza telkin edenler, bilmeden neleri yıktığının farkında değillerdi.