Bugün, 8 Ekim 2024 Salı

Nazmi KILIÇ


GERÇEKLERLE YÜZ YÜZE ( 2 )

GERÇEKLERLE YÜZ YÜZE ( 2 )



Dışarıya çıktığımda sadece okulun değil bütün köyün askerlerce kuşatıldığını gördüm. Köy halkı da okulun bahçesine toplanmaya başlamışlardı. Bu meğer oralarda belirli aralıklarda uygulanan bir toplanmaymış. Malum oralarda yanlış hatırlamıyorsam sıkıyönetim veya olağanüstü hal devam ediyordu. Hemen askerlere yaklaştım ve rütbeli olanlara hoş geldiniz deyip kendimi tanıttım. Onlarda bu köyde bir öğretmen gördükleri için çok memnun olduklarını söylediler. Ben göreve yeni başladığımı, geçici olarak köy odasında kaldığımı söyledim. Memleketimi sordular.  Ordulu olduğumu öğrenince daha çok sevindiler. Üsteğmen Mustafa YİĞİT Çarşambanın Dikbıyık kasabasından olduğunu söyleyince ben de sevindim doğrusu. Hele ortak tanıdıklarımızın da oluşu bizim birbirimize daha da yakın hissetmemizi sağladı. Mustafa komutanla okulu gezdik. İlçeye geldiğimde mutlaka bölüğe uğramamı, kırtasiye ile ilgili eksiklerden kendilerinde olanlarla giderebileceğini söyledi. Ben de kendisine teşekkür ederek en kısa sürede geleceğimi söyledim. 
Askerler toplanan köylülerin kimlik kontrolünü yaparken Mustafa komutan köylülere hitaben kısa bir konuşma yaptı. Yaptığı konuşmada köye yapılan okulun köye büyük katkı sağlayacağını, vatandaşların okuluna ve öğretmenine sahip çıkarsa bundan çocuklarının kazançlı çıkacaklarını söylemesi en çok benim işime yaradı. Sabah kahvaltısı hazırlanıp geldi. Komutanlarla birlikte sabah kahvaltımızı lojmanda yaptık. Askerler ise kahvaltılarını okulda yaptılar. Yapılan bu rutin uygulamanın tutanakları tutulup imzalandı. Bu kimlik kontrolü bu şekilde son kez yapıldı. Sonradan öğrendiğime göre asker ilk kez o zaman orada kahvaltı yapmış. Bunu bir vatandaş dördüncü yılımı çalışırken itiraf etti. Sen geldikten sonra askerin bize karşı tutumu çok değişti. Biz artık seninle birlikte adam yerine koyulur olduk. Köy meydanında toplanıp kimliklerimiz kontrol edilmiyor demişti. Hakikaten köyde bir öğretmenin varlığı köy için çok anlam ifade ediyormuş. 
Ogün için unutamadığım bir anı anlatmadan geçemeyeceğim. Mustafa üsteğmen halka hitap ederken ben de yanında duruyordum. Malum mevsim kış, havada soğuktu. Böyle olunca genelde elim par düsenin cebinde duruyordu. Hacı Mahmut amcanın oğlu İbrahim sürekli bana bakıp kaş göz işareti yapıyordu. Hemen anladım ama hiç bozuntuya vermedim. Askerleri köyden uğurladıktan sonra hemen İbrahim yanıma geldi. Telaşlı ve şaşırmış bir vaziyette “Hocam sen ne yaptın. Komutanın yanında ellerin cebinde durdun” dedi. Ben İbrahim’in durumunu anlamıştım. Kendisine ve orada bulunanlara “Komutan bizim devletimizin güvenliği ile sorumlu bir memuru, bende sizin çocuklarınızın eğitimi için burada bulunan devletin bir öğretmeniyim. Ben komutanın yanında sizin öğretmeniniz olarak duruşumun şeklinde kusur yoktur. Her ikimizde farklı alanlarda ama yine siz ve devletimiz için çalışıyoruz.” dedim. Hakikaten orada bulunduğum sürede askerimizin vatandaşa karşı olumsuz davranışı olmadı. Benden önce yaşadıkları olumsuzlukların hiç birini benden sonra yaşamadılar ifadesini çok rahatlıkla kullanabilirim.
  ( DEVAMI HAFTAYA )