Bugün, 16 Eylül 2024 Pazartesi

Nazmi KILIÇ


GERÇEKLERLE YÜZ YÜZE ( 3 )

GERÇEKLERLE YÜZ YÜZE ( 3 )


 Köye alışmaya başlamıştık.  Elektriğin olmamasının sıkıntısını yaşıyorduk. Köyde akü ile çalışan otuz yedi ekran televizyonla ancak milli maçları ve önemli programları bir yere toplanarak izleyebiliyorduk. Köylüler akşam yemeklerine davet ediyor ben de katılıyordum. Yemek sonrası çay ve sohbetle daha iyi kaynaşıyorduk. Ancak benim için olumsuz yanı gençler o esnada iskambil oynuyorlardı. Ben o zaman kalkıp köy odasına geliyordum. Beni de bu gruba dahil etmek istediler ama ben iskambil kağıtlarıyla oynana oyunları bilmediğim için katılmadım. Öğrenirsin deseler de bu yaşıma kadar öğrenmek istemediğim oyunu neden öğreneyim diye kabul etmedim. Gençler inatlaşırcasına seni öğreteceğiz ve bu oyunları en kısa zamanda lojmanda birlikte oynayacağız dediler. Bende bunun mümkün olmayacağını söyledim. Lojmanda kalmaya başladığım bir akşam geldiler, çayımızı içtik derken iskambil kâğıdı ortaya çıktı. İnatla onlar burada oynayacağız, sen oynamayacaksan bizi izle dediler. Ben asla olmaz oturalım sabaha kadar sohbetimizi yapalım, ben bu köyde olduğum sürece burada bu türlü muhabbetin yapılmasına izin vermem diyerek gençleri ikna etmeyi başardım.
Her ne kadar onların iskambil oyunu muhabbetine katılmasam da münasebetimizi koparmadık. Düzenli olarak futbol oynuyor böylece gönüllerini almış oluyorduk. Benim onlarla olmamdan köylü memnundu. Gençler arasında tatsızlık çıkmaması için onları uyarıyor, onlarda daha dikkatli davranıyorlardı. Herhangi bir tatsızlık yaşanması durumunda aralarına katılmayacağım tehdidinde bulunuyordum. Bu tehdit işe yarıyor ve onlarda dikkatli oluyorlardı. Biz sonra işi daha da ileri götürdük. Komşu köylerle ve Kızıltepe ilçesindeki köylerle müsabakalar bile yaptık. 
Okul eğitim öğretim yapılacak hale gelmiş, eksiklikler büyük ölçüde giderilmişti. Hızla akan zaman içinde yarıyıl tatili gelip çatmıştı. Karneleri dağıtıp ilçeye geldim. Malatya'ya ağabeyimin yanına gidecektim. Önce Diyarbakır'a, oradan da Malatya'ya gidecektim. Otobüse binmek üzereyken beni yolcu etmeye gelen köy sorumlusu Şehmuz amca Diyarbakır'a kadar geleceğini söyledi. Köyden çıkarken de bu niyetle gelmiş de bana ifade edemezmiş. Kaybolursun falan hocam diye geçiştirdiyse ben endişesini anladım.  “Ben kaybolmam Şehmuz amca, Allaha emanetiz. Bu yolculukları belirli zamanlarda yapacağız. Alışmamız gerekir” dedim. Şimdi ise Şehmuz amcayı daha iyi anlıyorum. O zamanlar ise benim düşündüğüm öğretmenlerinin herhangi bir sıkıntı yaşamasını istemeyen bir köylü vatandaşın hissiyatı olarak kabul ettim. Hissettiğim o ki, burada geçireceğim yıllar hayallerimin gerçeğe dönüşü olacak. 
Yarıyıl tatilini Malatya'da geçirip geri döndüm. Tatile çıkmadan köylülere sınırlarını belirlediğim bahçe ihata duvarlarının yapılması için paylaştırmıştım. Döndüğümde büyük bir çoğunluğunun tamamlamış olduğunu gördüm. Buna çok sevindim.  Bitiremeyenler de kısa sürede bitirdiler. Bahçe kapısının siparişini de verdik. O da kısa sürede yapılıp geldi. Okul içi ve bahçe duvarı yapıldıktan sonra sıra bahçe yapılacak düzenlemelere gelmişti. Merasim alanını sınırlarını belirleyip öğrencilerin rahat edebileceği şekilde çakıl taşlarıyla döşedik. Öğrencilere oyun alanları belirledik ve geriye kalan kısmın ağaçlandırılması için ayırdık.