Bugün, 30 Ekim 2024 Çarşamba

Ahmet SEZGİN


GÖÇÜK ALTINDAKİ CANLAR VE YEŞEREN UMUTLAR

GÖÇÜK ALTINDAKİ CANLAR VE YEŞEREN UMUTLAR


6 Şubat 2023 tarihinde üç bölgemizde, 10 ilimizde dokuz saat arayla gerçekleşen 7,7 ve  7,6 şiddetindeki iki büyük deprem, milletimizin tarihinde yaşadığı en büyük felaket oldu. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Kilis’te yaşanan bu büyük deprem felaketinde binlerce insanımız vefat etti, yüz binden fazla yaralımız var, binlerce ev, işyeri, tarihi eser enkaz halinde. Binlerce çocuğumuz yetim ve öksüz kaldı; binlerce anne ve baba evlatsız!

     Recep Şükrü Güngör, Ahmet Doğan İlbey, Ercan Kozanoğlu, Ferhat Ağca, Oğuz Paköz gibi yazarlarımızı kaybettik göçük altında. Onlarca ilim adamımızı, sanatçımızı, sporcumuzu, doktorumuzu, hemşiremizi, öğretmenimizi, öğrencimizi, polisimizi, askerimizi, mühendisimizi, hukukçumuzu, ilahiyatçımızı, iş adamımızı, esnafımızı, çiftçimizi kaybettik, şehit verdik deprem felaketinde.“Yıkıldım Maraş, tarhanalarca yıkıldım!/ Yıkıldım Antep, bayraklı kal'alarca yıkıldım!/ Yıkıldım Urfa, kurban olduğum İbrahimce!/ Yıkıldım Malatya, dallarında kız küpesi kayısı!/ Yıkıldım Elazığ, ah gakkoş gardaşım benim!/ Yıkıldım Diyarbakır, surlarında rüzgâr uçurdum!/ Yıkıldım Adıyaman, halaylarında türkü türkü! /Yıkıldım Osmaniye, baharında gül damlası!/ Yıkıldım Hatay, asi bir nehrin kartal yuvası/ Yıkıldım Kilis, serhad boylarınca yıkıldım!/ Yıkıldım, yıkıntımda şehirler!/ Rakamlardan sızarak toprağa ve betona karışan/ Halklarca binler binler sırtıma bindi her can/ Halklarca binler binler gözümde her damla yaş!” (Reşit Güngör Kalkan)

     13 milyondan fazla insanımız deprem afatının yol açtığı çok büyük dertlerle muzdarip. Her bir ocak yangın yeri. Bütün ülkemiz, milletimiz, yöneticilerimiz sabır ve duayla birlikte çok derin ıstırap içinde yürekten gözyaşı dökmekte. Fahri Tuna’nın dediği gibi: Ruh üşümesi yaşıyoruz, her dakika artan...” Ama Allah’a şükürler olsun ki tarihte eşine az rastlanır derecede bu mazlum millet ve ümmet;  devlet-millet-ümmet hatta insanlık kaynaşması içinde el ele gönül gönüle verip büyük bir yardım seferberliği için yaraları sarmaya gayret etmektedir. Çok üzgünüz, yaslıyız! Ama bu ülke; işgal ve afet dönemlerinde millet olma bilincine ve manevi köklerine erip kardeşlik ruhunu kuşanıyor, kenetleniyor elhamdülillah. Umudumuz artıyor böylece. Yüreği temiz anaların, yetim çocukların, taze gelinlerin, dertli gardaşların yangınlarını anlamaya ayarlı; kalbi Allah, vatan, istiklal, şehadet dolu hakiki Anadolu insanına, bu asil millete selam olsun! Ali Emre’nin dediği gibi:“Ey güzel ülkem! Ey büyük bir ıstırap denizinde kavrulurken bile ümidin ekinini gözyaşı ve alın teriyle yeşerten yiğit adamların, hünerli ve vakarlı kadınların yurdu! Ey mazlumların müşfik bahçesi! Mezara girinceye dek avucumuzdaki kor ateşle çalışmak, yaralarını sararak seni ayaklandırmak, merhametini ve şerefini yükseltmek boynumuzun borcu olsun.”

     Uygunsuz zeminlerde yapılan sağlam olmayan binaların deprem sonucu yıkılmasını, can ve mal kayıplarını sadece "takdir-i ilahi" diyerek değerlendirmek, tedbir almayarak tevekkül etmek, felaketlerden ders çıkarmamak akıl ve ilme de, insanlık ve Müslümanlığa da aykırıdır. Sağlam zemin üzerinde sağlam bina yapmanın farz olduğunu idrak etmemiz gerekir. Merhum deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Işıkara'nın dediği gibi "Deprem değil, ihmal öldürür." Depremden kaynaklı herhangi bir enkaz ve can kaybının hatta yaralının olmadığı Hatay /Erzin ilçesi, hepimizi düşündürüp kendimize getirecek en güzel örnek olmalıdır. Yusuf Kaplan’ın dediği gibi: “İnsanlar, toplumlar dünyevîeştikçe, hesap sorulacağı inancını yitirdikçe, yolsuzluğun, her tür ahlâksızlığın önüne geçilmesi çok zordur. Bunun deprem hâdisesindeki en ürpertici örneği, binaların insan ve toplum varlığını da, tabiî çevreyi de tehlikeye sokacak şekilde malzemeden çalarak, temel mimarî-mühendislik ilkeleri hiçe sayılarak inşa edilmesidir. … Yaşadığımız felâketten ders çıkarmasını bilmeliyiz. Haram-helâl ölçülerine, kul hakkına ve mimarlık meslek ilkelerine riayet ederek şehirlerimizi daha insanca, ruh dolu, yaşanabilir ve estetik şehirler olarak inşa etmek için bu ağır depremi bir imkâna dönüştürebilmeliyiz. “

     İki büyük depremde vefat eden/şehit olan vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin, yaralılara şifa ve sabırlar versin. Rabbim, bu milletin yardımcısı olsun. Millet ve kardeşlik ruhuyla birlik olup dua ve yardım edelim. Yaşanan bu afet ve felaketlerden, ağır imtihanlardan politik hesaplara kurban etmeden ibret ve dersler çıkarıp bu vahim durumları hayırlara tebdil eyleyelim. Yaralarımız kanaya kanaya ama tefekkür, tezekkür, tedbir, sağduyu, aklıselimle ve millet ruhuyla iyileşeceğiz inşallah.