Mehmet TÜRKAN

Tarih: 01.03.2016 15:20

GÖNLÜMÜ SÖKÜN AMA GERÇEK AŞK ORADA KALSIN

Facebook Twitter Linked-in

Etrafımızı ateş çemberinin sardığı bu günlerde sıkıntılı şeylerden bahsetmek yerine yine şiirle sığınıp güzelliklerden bahsetmeye çalışacağım. Gerçek aşkı, aşkın anlamını ve kelimelerin karşılayamadığı gerçek güzelliklerin sırlarını anlatmaya çalışacağım.


?Çıkarmak isteseler tenden çeküp peykânın ol servin
Çıkan olsun dil-i mecruh peykân olmasun Ya Rab?
Fuzuli


(Peykan-Okun ucu, dil-i mecruh-yaralı gönül)


Aşk ve ızdırap şairi Fuzuli yukarıdaki beyitinde şöyle diyor:


?O servi boylu güzelin kalbime saplanmış okunun ucunu çıkarmaya çalışsalar, dilerim ki yaralı gönlüm çıksın ama okun ucu çıkmasın Yâ Rab.?


Âşıkların gönlü her zaman yaralıdır. Onu sevgilinin bir bakışı, ok gibi kalbine saplanır ve onu derinden yaralar kendinden geçirir. Âşık gönlüne saplanan bu okun verdiği ızdıraptan da asla şikayetçi değildir. Bu ok gamzedir, sevgilinin bir bakışıdır. Aşığın asıl ölümü o bakışın üzerinden çekilmesidir.


Okun ucu yani temren ya da peykân saplandığı yerden geri çekilemez. Eğer çekmeye kalkarsanız saplandığı et ile deri ile birlikte kopar gelir. O yüzden çok ızdırap ve acı verir. Kısaca âşık diyor ki eğer sökecekseniz yaralı gönlümü, kalbimi sökün ama yarın gamzesi, bir nazarı orada kalsın onu sökmeyin diyor.


Eski edebiyat kültüründe sevgilin verdiği acı aşığı olgunlaştırır. Onu kademe kademe yükseltir ve derecesi âlileşir. Bu sebeple âşıklar asla sevgilinin verdiği sıkıntıdan ve acıdan şikâyet etmezler. Hatta ondan asla kurtulmak istemedikleri gibi bu durumu sona erdirmesinden korktukları için kavuşmayı da istemezler.


Yine Fuzulî bir başka beyitinde bu ifadeleri destekleyen sözler söylüyor. Aşk ile baş başa kalmak ve aşk acısından, belasından kurtulmak istemiyor. Diyor ki:

Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem bela-yı aşktan etme cüdâ beni
?


Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib

Kılma derman kim helakim zehr-i dermanındadur.


Fuzulî mutasavvıf bir şairdir dolayısıyla onun şiirlerini incelerken bu açıdan da bakmak gerekir. Yâr Allah´tır. Dolayısıyla O´nun aşkının verdiği acı ve ızdırap insanı olgunlaştırır ve mertebesini yükseltir. O´nun aşkından kurtulmak demek her mutasavvıf için asıl felaket demektir. Yani Allah´ın bakışını, nazarını aşığın üzerinden çekmesi demektir. Bunu kimse istemediği gibi âşıklar hiç istemez. O aşkın ızdırabıyla baş başa kalmak ve onunla birlikte yaşamak ister.


Bir başka açıdan baktığımızda tasavvufta gamze kesrettir ve insanın maddiyatını avlar, Şair, ?gönül çıksın? derken, bu ten kafesinden maddi olan her şey çıksın demek istiyor. Çünkü insanın maddi varlığı her zaman ?fenafillâh?a erişmek isteyen, insan-ı kâmil olmak isteyen âşık için engeldir. Bu sebeple gönül vahdetten ayrılmasın ama maddi şeylerden kurtulsun istiyor. Dünya ile ilgili her şeyi unutup sadece hakkı hatırlamak, onunla birlikte olmak istiyor.


Bu günlerin yoğunluğunda bir sevgi tomurcuğu paylaşmak istedim. Sözümü yine Fuzulî´nin şu beyitiyle bitiriyorum.


?Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —