Bugün, 30 Nisan 2024 Salı

Zeki ORDU


GÖNÜL PULU

Geçen hafta okulumuza PTT mobil aracı geldi. Aslına bakarsanız yıllar öncesine gittim. Altmış yılı ardında bırakan biri için mektup hatıradan çok hafızadır.


Geçen hafta okulumuza PTT mobil aracı geldi. Aslına bakarsanız yıllar öncesine gittim. Altmış yılı ardında bırakan biri için mektup hatıradan çok hafızadır.
Söğütlü Ortaokulu öğrencilerinden bazıları eski günleri hatırlatırcasına ellerindeki tebrik kartını mobil araçta görevli kişiye verirken şaşkınlıklarını saklayamadılar.
Teknolojinin hayatımıza girmesiyle okuma ve yazma hayatımızdan uzaklaştı. Ders kitaplarını dışında eser, cep telefonlarıyla haberleşme; hem kitapları hem de mektupları neredeyse hayatımızdan çıkardık.
İmza günlerinde yazarla fotoğraf çektirmek için satılan kitapların ne kadarı okunur bilmem ama mektup eski günlerini arar oldu.
Okulumuza gelen gezici mobil aracı ile birlikte Sayın Levent Dama, Sayın İbrahim Köklü, Sayın Rahmi Candan, Sayın İdris Ekici ve Sayın Derya Savaş yapılan hizmetlerle ilgili öğrencileri ve bizleri bilgilendirdi.
Yıllar önce mektup hayatımızın önemli bir parçasıydı. Özellikle köyler için belirli posta günleri olurdu. O güne ?posta günü? denirdi. Köylüler posta gününü heyecanla bekler, postacıyı görünce mektup bekleyenlerin içleri kıpı kıpır olurdu.
Bizim köye mektup getiren kişinin adı Necmi Akbulut´tu. Gurbetten, daha çok İstanbul´dan mektup gelirdi. Zarfın üzerinde:
Sayın: Bay Mehmet Deniz
Postacı Necmi Akbulut Eliyle
Okçulu Köyü Perşembe/Ordu
Şeklinde bir adres yazardı.
Postacı Necmi Akbulut amca rahmetli olduktan sonra bu iş sabit bir yerde yapıldı ve buraya ?PTT acenteliği? denirdi.
İşte ona da bir örnek:
Sayın Bayan Necla Yaprak
PTT Acenteliği Yusuf Dede Eliyle
Büyükağız Perşembe/Ordu
Köy postacılarından sonra her gün mektup gelme ve yollama şansına sahip olduk.
Köy postacıları köylere belli günlerde giderdi. Bu türkülerde de yer aldı.
?Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır
Bugün posta günü canım sıkılır?
Bu türkü bugün için önemini yitirdi.
Artık haberleşmek saniyeleri alan bir zaman dilimine indi. O zamanlarda mektup beklemeyenler yukarıdaki türküyü daha anlamlı söyler ve dinlerdi. Çünkü posta gününde kendisine mektup gelme ihtimali olmayanlar posta günlerinde canı sıkılırdı. Bir haber alamamanın üzüntüsü içinde yaşardı.
Bir başka türküde de:
?Bir dalda iki kiraz
Biri al biri beyaz
Eğer beni seversen
Mektubumu sıkça yaz?
Mektubun sıkça yazılması sevgiliden sık haber almak anlamı taşıyordu ki burada mektup taşıdığı ehemmiyeti gösteriyordu.
Mektup bu. İçinde neler yazmaz ki? Ama bazen pulsuz mektuplar da vardı. Bir ağacın altına saklanan mektuplar. Hah işte o mektupların pulu gönüldü.
Siz hiç gönül pullu mektup okudunuz mu?
Tamam, tamam terleten bir soruydu.