Bugün, 21 Kasım 2024 Perşembe

Yılmaz İMANLIK


"Güllerimi Ver Anne” 2

"Güllerimi Ver Anne” 2


 Toplumun bozuk yönlerini eleştirdiği şiirlerinin başında "Bize Ne Oldu?" şiiri gelir. Şair burada toplumun derin yaralarına parmak basar. Başımıza gelen bütün belaların bir imtihan olduğu inancını taşır ve bizleri sabretmeye çağırır. Aynı şekilde bu temalar gazellerinde ön plana çıkar:

"Bütün belalar Allah'ın bir imtihanı oldu
Hayat bize Yusuf 'un zindanı oldu."

Kitaba ismini veren "Güllerimi Ver Anne" şiiri, üzerinde çokça durulması gereken bir şiirdir. Çünkü bu şiirde şairin her iki döneminin özelliklerini aynı anda görebilirsiniz. Burada bireysel ve toplumsal konular bir arada kullanılmıştır. Şair bu temaları çocukluğuna duyduğu özlem örgüsü içinde anlatır. Hatta bu özlem zinciri çocukluğunu da aşarak Peygamberimizin dönemine kadar gider. Şair, herkesin gül kadar güzel, gül kadar temiz ve masum olduğu günlerin teknoloji ilerledikçe bozulmaya yüz tuttuğunu anlatır. Bu yüzden birçok şiirinde olduğu gibi teknolojinin getirdiği zararları sert bir dille eleştirir. "Egzoz dumanları, radyasyon, azot kokulu topraklar, ayrık otları" elbirliği yapıp gülleri soldurmuştur. Şair, asıl anlatmak istediğini şiirin son kıtasında vurgular:

"Kuruyan toprak değil, yüreğimizdir anne!
Kirlenen yalnız hava değil, ruhumuzdur anne!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül anne!" (s. 52)

 "Başörtülü Melekler" şiirinde toplumun kanayan bir yarasına değinir ve yapılan haksızlığı anlatır. Zaman zaman kültürel yozlaşmadan bahseder. Öyle ki Anadolu'yu türkü ile özleştirir. Giderek kültür dünyamızı altüst eden yabancı müzik hayranlığı onu rahatsız eder:

"Buram buram türkü kokan Türkiyem
Şimdi baştacı pop, arabesk; türkü yem”

Çokça rastladığımız temalardan biri de "Peygamber" temasıdır. Böylelikle ikinci bölümdeki şiirlerde manevi duyguların da ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Şair, toplumun yavaş yavaş öz değerlerinden uzaklaştığını ve buna bağlı olarak toplumdaki huzursuzluğun arttığını her fırsatta altını çizerek vurgular. Birçok Peygamberlerin çektiği ızdırabı anlatarak okuyucuyu sabretmeye çağırır.
Kitabın tamamında sade, anlaşılır bir dil kullanılmış; yabancı kelime yok denecek kadar azdır. Şiirlere duru, akıcı, özgün ve yalın bir üslup hakimdir.