Bugün, 30 Nisan 2024 Salı

Ahmet SEZGİN


HALİMİZ ÜZERİNE MUHASEBE

HALİMİZ ÜZERİNE MUHASEBE


Koyu bir cehalet, önyargı ve fanatizm karanlığı içinde yaşıyoruz. Üç beş cümlelik sloganlarla durumu idare ediyoruz sanki. Sürünüyoruz, didişiyoruz, horoz dövüşü yapıyoruz. Şahsiyetli bir duruş sergileyemiyoruz. Kültürden irfana, hikmete varamıyoruz.

“Müslümanım” diyenlerin çoğu, Peygamber Efendimizin hayatını bilmiyor. Kur`an-ı Kerim`i bir kere mealinden bile okumamış. Hatta Kelime-i tevhidin anlamını dahi bilmiyor. Kur`an-ı Kerim, evlerin duvarlarında süslü mahfazalarda asılı duran ölüler kitabı sanki. İlmihal bilgisinden bile mahrum bir Müslümanlık! Müslümanların çoğu, vakit namazı kılmıyor maalesef! Namaz kılanların çoğu ise, secdede okuduklarının anlamını dahi bilmiyor.
Yunus, Mevlâna diyenler (döne döne sarhoş olanlar), Yunus Divanı`nı, Mevlâna`nın Mesnevi`sini bir kez okumamış. Yunus ve Mevlana`yı hümanistleştirenler, Kur`an ve sünnet yolunda, Allah dostları olan bizim Yunus`tan, bizim Mevlana`dan habersiz.

Hacı Hakkı amca; yetim hakkı, fakir hakkı, işçi hakkı, anne- baba hakkı, komşu hakkı kavramlarını unutmuş. Gıybet günahının zinadan beter bir günah olduğunun idrakinde olan kaç Müslüman kaldı?
Kalp kırmak, cam kırmaktan daha kolay hale geldi. Kul hakkı, yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete ihanet, mal ve makam ihtirası, rüşvet, iltimas, dedikodu, haset, kin, kibir, sövmek, hayâsızlık gibi kötü huy ve davranışlar sanki normalmiş gibi algılanmaya başlandı.

Hacı Bektaşi Veli`nin yolundan gidiyorum diyenlerin çoğu, onun "Makalat" isimli muhteşem eserinden habersiz yahut hiç okumamış. O hazretin, beş vakit namaz kılan hem “hacı” hem “veli” olduğunun farkında bile değil.
Sünnilere "Yezid" diye hakaret edenler; bütün Sünni Müslümanların Hz. Ali`yi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin`i çok sevdiklerinin, şehit edilen bu mübarek kişiler için gözyaşı döktüklerinin farkında değil. Ehl-i Beyt`in bütün Müslümanların ortak değerleri olduğunu, çoğu Sünni Müslüman`ın çocuklarına bu mübarek şahsiyetlerin isimlerini verdiklerini hatta bütün camilerin duvarlarında Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin isimlerinin "Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman” isimleriyle birlikte yazılı olduğunu da bilmezler. Kendini "Alevi" olarak niteleyen birçok kişi, Hz. Ali`yi, onun yaşayışını bilmemekte. Hz. Ali`nin mescitte namaz kılarken şehit olduğunu bilen bir gerçek Alevi, kesinlikle cami ve namaz karşıtı olamaz. Alisiz, İslamsız Alevilik de olamaz.

Birçok Sünni Müslüman, tasavvufi Aleviliği bile İslam dışı algılamakta."Aleviyim" diyen herkesi aynı kefeye koymakta."Sünniyim" diyen herkes aynı mı? Hakiki Aleviliği bilen bir Sünni, Alevi Müslüman kardeşlerimize düşman olabilir mi? Allah`a, peygambere, Kur`an`a samimi olarak inanan Alevi kardeşlerimizin İslam dışında görülüp tecrit edilmesi doğru mu? Bilinçli Sünni Müslüman; Hz. Ali`ye, Pir Sultan`a, Hacı Bektaşi Veli`ye, Âşık Veysel`e düşman olabilir mi? Bunlar bizim ortak değerlerimiz değil mi?

“Atatürkçüyüm” diyenlerin çoğu, onun "Nutuk" isimli eserini, Söylev ve Demeçler`ini okumamış, onu anlayamamış. Birçok kişi, onu putlaştırma ya da istismarın peşinde. Masonlar bile -Masonluk localarını kapattığı halde- Atatürkçü geçiniyorlar.

"Millet ve vatanseverim” diyenlerin çoğu; kendi milletinin tarihini, dilini, kültürünü doğru dürüst bilmiyor. Yüzeysel, slogancı, içi boşaltılmış, şuursuz bir vatanseverlik hâkim. “Türkingilizce”ye isyan etmiyor vatanseverlerimizin çoğu. Yeni neslimiz, İstiklal Marşı`mızıın, bayrağımızın anlamından habersiz. Türkülerimizden, manilerimizden, ninnilerimizden, destanlarımızdan, halk hikâyelerimizden, tarihimizden, inanç değerlerimizden, kendi ruh kökümüzden uzak bir nesille karşıya karşıyayız.

Arif Nihat Asya`nın dediği gibi “Yakalarımıza taktığımız rozetler yüreklerimizden büyük olmasın!”