Süsleme toprağı, veremezsin nefes
Seninki sadece bu bu dünya için heves
Yiten bedene, ruha yapsan da kafes
Kurtuluş yok, hesabım kes, akıbet pes!
Ulu pelit gölgesinde yatan canların
Eridi etler, toprağa karıştı kanların
Sırada bize bir şey olmaz sananların
Mezarın hazır, ışıksız kara duvarların
Beyhude sonradan olunacak pişmanlıklar
Sarınca dört yanını amansız hastalıklar
Ömür'e yetmez, maharet ve ustalıklar
“Baki kalan kubbede” yaptığım insanlıklar.
Demir, tahta, beton, mermer, gülü dikeni
Konuşmaya bulamadığım kökü kökeni
Göçünce mi göreceğiz baba yeri ekeni?
Sevenler nasıl unutulur canı ciğeri?
Bırakalım, daim ikamette rahat etsinler
Koymayalım kafes, dilediği gibi yatsınalar
Bilenler gelip mezarında duasını etsinler
Şatafata gerek yok, sadece hayratın yapsınlar!