Geçen haftaki yazımda seminer dönemini İhsaniye / Gazlıgöl'de geçirdiğimi belirtmiştim. Bu güzelim yerler bir yazıyla geçiştirilecek gibi değil.
Genel olarak burayı içine alan bölgeye “Frig Vadisi” deniliyor. Nereye bakarsanız, Frig veya Frigya yazılarıyla karşılaşıyorsunuz. Frigyalılar'dan kalma birçok kalıntıya rastlamak mümkün. Eşsiz tarihi mirastan geçilmiyor. Birçok ören yeri onarılarak turizme kazandırılmış. Hemen yakında Ayazini diye bir köy var. Adeta sahil kasabası gibi. Köyün içindeki tarihi kerpiç binalar onarılarak bir turizm-ticaret sokağı inşa edilmiş. Yöresel yemekler, hediyelik eşyalar zebil Allah. Yöre halkı, esnaf turizm ticaretinin nimetine alışmış, hallerinden memnunlar.
Coğrafya ilginç, çok değişik yer şekilleri var. Yer yer enteresan vadiler var. Eşsiz manzarasına doyum olmuyor. İnsanlar, eşsiz manzarayı fotoğraflamak için adeta birbirleriyle yarışıyor.
Yakın zamanda burası ikinci bir “Ihlara Vadisi” olabilir. Şimdiden balon uçurmaya başlamışlar. İnsanlar balona binmek için sıraya girmişler.
Döğer Kasabası'nın sınırları içerisinde “Emre Gölü” var. Adını Yunus Emre'den alıyor. Gölün kenarındaki yüksek bir düzlükte Yunus Emre'nin bilmem kaçıncı türbesi var. Kültür Bakanlığı himayesine almış. Şimdilerde türbenin onarımı devam ediyor. Yunus Emre adının geçtiği her yere bereket ve bolluk getirmiş. Gölün tamamı turistik bir alan. Belediye, buralara çok güzel piknik alanları, turistik tesisler yapmış. Gölden su pompalarla çekilerek sulu tarım yapılıyor. Zaten küçük olan göl bu gidişle kısa zamanda kurumakla karşı karşıya kalır. Gerekli tedbirlerin alınması lazım. Bölge, su zenginliği açısından fakir sayılır. Bu yüzden sulu tarım yapılan alan çok az. Uçsuz bucaksız geniş araziler var. Genellikle arpa, buğday yetiştiriliyor. Yer yer izne tabi haşhaş tarımı yapılıyor.
İhsaniye'nin girişinde hammaddesi haşhaş olan bir çikolata tesisi kurulmuş. Hoşuma gitti. Tarıma dayalı sanayi hızla gelişiyor. Bölgenin ekonomisi çoğunlukla tarıma dayalı. Ana yolun sağı solu tarım aletleri imal eden, satan dükkânlarla dolu. Şimdilerde mevsim gereği göz görebildiğin yer sapsarı, ekinlerin hasat zamanı gelmiş. Bu yıl yağış az olmuş. Ekinlerin boyları kısa kalmış.
İlçede “Yapıray” diye büyük bir fabrika var. Travers üretiyor. Türkiye'nin travers ihtiyacını karşılıyor. Travers, tren raylarının altına konan demir ya da ağaç demekmiş. Burada traversler betondan imal ediliyor. İlçe ekonomisine büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.
Perşembe günü ilçede semt pazarı vardı. Şöyle bir pazarı gezdim. Gıdalar açıkta satılıyor. Rüzgâr esince havada toz toprak çok oluyor. Bunu doğru bulmadığımı ifade etmeliyim.
Pazarda ilginç bir tezgâhla karşılaştım. Adam tezgâhını açmış, ayakkabı tamir ediyordu. Eskiden bizim köyde yamacı Mustafa Dayı vardı. Bu işi yapardı. İşinden dolayı kendisine “Yamacı” derlerdi. Kendi gitti, adı kaldı yadigâr. Halen çoluk çocuğu Yamacı lakabıyla anılır. Bizim buralarda yamacılık tarihe karıştı. Yamacılığın İhsaniye'de devam ettiğini gördüm. Yamacılık, tasarrufun, kanaatin, mütevaziliğin, fakirliğin sembolüydü. Şimdilerde yamacılık yok, az eskidiyse kaldırıp at, yerine yenisini al, var.
Pazarda, çok sayıda sucuk satıcısı var. Afyon demek sucuk demek. Adam tezgâhını açmış, boy boy kangal sucukları arz u endam ediyor. Hemen yanı başında, üzerinde dilim dilim sucukların kızardığı mangallar var. Önce bir kürdanla bir dilim tadıyor, ondan sonra satın alıyorsunuz. Fiyatlar çok değişiyor, kilosu 250 ila 1000 tl arasında değişiyor. Etin kilosu 500 tl, sucuğun kilosu 250 tl, bu nasıl oluyor diye sordum. Aklıma türlü ihtimaller geldi. Etin, yağın, sakatatın ve baharatın oranına göre fiyatlar değişiklik gösteriyor cevabını verdiler.
Vatandaşın birisi ben kendi evimde, yılda 2 ton sucuk imal ediyorum. Pazar pazar satıyorum. Kendim yaptığım ve kanaatkâr olduğum için ucuza veriyorum, dedi.
Yörede bu işi yapan çok sayıda aile varmış. Afyonlular'ın tamamı sucuk uzmanı olmuş desek abartmış olmayız. En meşhur sokak yemeği sucuk-ekmek, yanında ayranla birlikte 50 tl. Her yer sucuk-ekmek.
Afyon'da ne yenir? Sucuk-ekmek yenir. Sucuk-ekmek yiyenler kervanına ailece biz de katıldık.
Şimdilik bu kadar.