Bugün, 21 Aralık 2024 Cumartesi

Nazmi KILIÇ


İKİ DÜNYA İÇİN YAŞAMAK - 2

İKİ DÜNYA İÇİN YAŞAMAK - 2


Allah dünya hayatında insanları cezbeden tüm güzellikleri ve süsleri, bizlere sadece gelip geçici bir meta olarak sunmaktadır. Bunların var olmasının tek sebebi, her biriyle ahret hayatı için hayırlı işler yapmamızın sağlanmasıdır. Derinliğine düşündüğümüzde yaşadığımız dünyayı bu haliyle, üzerinde ekim yapıp ürününü topladığımız bir tarlaya, bir eğitim alanına ve üzerinde ahret için servet kazanılan bir pazara benzetmemiz mümkündür. 
Oysa insanlarımızın çok büyük bir çoğunluğu bu gerçeği göz ardı ederek, dünya üzerindeki her şeye tutku derecesinde bağlandığımızda olmaktadır. Var olduğumuzun tek nedeninin bunları kullanıp tüketmekten ibaret olduğunu düşünerek yaşarız. Çoğu zaman bu nimetlerin kaynağını, bunları yaratan yüce Allah'ı ve yaratılış gayemizi akıllarımıza bile getirmeyiz. 
Bir gün tüm bunları arkamızda bırakarak öleceğimizi unuturuz. Hâlbuki tüm bunlar tıpkı güzel kokulu ve dikkat çekici rengiyle insanlara süs olarak yaratılmış bir çiçek gibidir. Bunlar sadece ve sadece dünya hayatının süsleridir. Ancak ahrete kesin olarak inanmayan kimseler, onların bu yönünü unutur ve hiç yok olmayacak gibi şiddetli bir tutkuyla bunlara bağlanır. İlim bakımından her yeri ve her şeyi kuşatan Rabbimiz, Hadid Suresi'nde dünya hayatının üzerinde taşıdığı bu süslerin karşılaşacağı mutlak sonu şu şekilde haber vermektedir: 
"Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusudur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kâfirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir…" 
İman eden bir insan dünyada hoşuna gidecek, Allah'a olan yakınlığını ve şükrünü artıracak, kendine Allah yolunda güç, kuvvet kazandıracak olan her şeyi en güzel şekilde kullanırken; diğer yandan bunların gerçek mahiyetini de asla aklından çıkarmamalıyız. Asıllarımızın ahretteki cennet mekânlarında olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız. Dünyada iken ahrette kendisi için kazanç olacak salih ameller peşinde koşarak hayatımızı sürdürmeliyiz. Dünyamızı değil ahretimizi zenginleştirme, huzurlu ve mutlu kılma yönünde çaba göstermeliyiz. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasını terk etmemeyi kendimize ilke edinmeliyiz.
Her yaptığımız işte mutlaka Allah'ı razı edecek ve O'nun rızasını kazanacak bir çaba içinde olmaya gayret etmeliyiz. Kuran ahlakını hem kendimiz üzerinde hem de dünya üzerindeki insanlarda hâkim kılacak salih amellerde bulunmalıyız. 
Amaçlarımızı nefsimizin tutkulu arzularıyla değil, Kuran'da bildirilen ulvi hedefler doğrultusunda belirlemeye çalışmalıyız. Bu hedefler bize dünyada nimet bolluğu; daha önemlisi Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edebileceği bir akıl, Kuran'ın hikmetlerini kavrayabilme anlayışı ve üstün bir ahlak kazandırır. Böyle bir hayat tarzı yaşayanlar en karlı olanlardır.
Allah tüm nimetlerinin kapılarını bu kişilere açar. İşte bu kişilerin dünya hayatında yaptıkları, ahrette bir güzellik olarak karşısına çıkar. Onlara cennetin kapılarını açar, nefislerinin arzu ettiği sayısız güzelliği ve hepsinin de üstünde Allah'ın rızasını kazandırır. Allahın rızasını kazanan her iki dünyasını da kazanarak huzuru ilahiye alnının akıyla gidenlerdir. Rabbim hepimizi Allahın rızasını kazandığımız kullarından eylesin. ( Âmin ) Her iki cihanda sağlıcakla ve afiyetle kalın.