Bugün, 27 Aralık 2024 Cuma

Zeki ORDU


KABATAŞ TAŞTAN DEĞİLDİR

KABATAŞ TAŞTAN DEĞİLDİR


Karay'dan Kabataş'a varan bir yolculuk…
Her yolculuk bir hayalin, bir çilenin, bir mefkûrenin, bir emeğin mahsulüdür. 
Dünü bilmek,  yarına şekil vermektir. Yaşananlar fiziki olarak unutulsa da insan ruhunda derin izler bırakır. Kolay mı Karay Köyü'nden Kabataş'a ulaşmak?
Kabataş, Ordu'nun 19 ilçesinden biri. Komşularının tamamı Ordu'nun diğer ilçeleri. Etrafı sağlam yani. Aynı kültür iklimine sahip. Zaten coğrafi yapıları da benzer komşularıyla.
Yolum iki kere düştü bu şirin ilçeye. İlk uğradığımda bir bahar mevsimiydi. Sonrakinde ise yaz.  Baharı bir başkaydı yazı bir başka. Bir Karadenizli olarak “yeşil” renkten bahsetmeyeceğim. Hani “malûmun ilâmı” diye bir tabir var ya? On sözü hatırlatırlar bana.
İlk gittiğimde uğradığım yerlerden biri de Senai Yıldız Anadolu İmam Hatip Lisesi oldu. Seyfullah Bayır Bey güler yüzü ile karşıladı beni. Sanki hatırlı misafir gibi hissettim kendimi. Sonra Öğretmen odasında öğretmenler ile beş dakikayı bulmayan tanışma faslı geçti. Ardından Edebiyat  Öğretmenlerinden Pakize Yavuz Hanımefendi birkaç öğrenciyle seyahatler hakkında konuşma yapmamı istedi. Teneffüs saati içinde gerçekleşti bu konuşma.
Sonra ilçeyi gezdim biraz. Yalnız ve hayal kurarak... Bolaman Deresi ilçenin orta yerinden akıyordu. İlçeyi sadece coğrafi olarak ikiye ayırmıştı. Yoksa Kabataş; tepeleri, haneleri, iş yerleri ve diğer bütün mevcudatı ile tek yürek halinde duruyordu. Biz de varız der gibi.
Kabataş'a ilk geldiğimde yolda isminin Mevlüt Türk olduğunu söyleyen kişi ile karşılaştım. Kalan yolu beraber geldik. Yanlış hatırlamıyorsam Köprübaşı Çay Ocağında oturduk kısa süre. Ona bazı sorular sordum ilçeye dair. Sağ olsun o da cevapladı. Seyahatlerde en güzel bilgiler vatandaşlardan alınıyor. Çünkü orada yaşıyor ve kendi bakış açısı ile konuşuyor seninle.
Vatandaşı dinlemek çok şey kazandırıyor insana. Mutlaka bir mantık ölçüsüne göre konuşuyor. Elbette işin ilmi tarafları var, akademik boyutu var. Ancak öz olarak söyledikleri samimi şeyler. Belki ilimleri yok ama irfanları ve hayat tecrübeleri yabana atılacak türden değil.
Mevlüt Türk ile kırk yıllık dost gibi sohbet ediyoruz, çay eşliğinde. Misafirin süresi sınırlı olur derler. Mevlüt Türk, yanılmıyorsam “Hesap Kalesi” diye bir şeylerden bahsediyor bana.  Notumu alıyorum. Ne zaman olur bilmem ama bir ara onu da araştırım diye düşünerek sokakları arşınlamak için kalkıyorum yerimden. Mevlüt Türk adlı vatandaşımıza samimiyetinde dolayı teşekkür ediyorum.
Tarih 6 Ağustos 2024. Yolum yine düşüyor Kabataş'a. Ancak bu sefer fazla vaktim yok. Okul yerine Halk Eğitimi Merkezi oluyor uğrak yerim. Bu sefer Gürsel Yaşar Bey karşılıyor bizi. Hasbihal ediyoruz bir çay içimlik sürede. Bana bu ilçe ile ilgili bilgilere nasıl ulaşacağıma dair mühim bilgiler veriyor. Bunları anlatmam çok yer tutacağından sadece bilgi mahiyetinde yazıyorum.
Gürsel Bey, Kabataş ile kısa sürede çok yönlü bilgiler ve o bilgilere nasıl ulaşmam gerektiğine dair ipuçları veriyor. Zaman içinde faydasını da gördüm bu bilgilerin. Ben, her ne kadar Kabataşlı kadar derin bir bilgiye sahip olamasam da hatırı sayılır malumatlara ulaşıyorum. Bu ilçenin göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyorum.
Zordur bu ülkede ilçe olmak. Ve dahi ilçeli olmak… Toprak sabit kalırken nüfus artar. Netice: Göç… Hazin bir durum. 1990'lı yıllarda 21 bini geçen Kabataş nüfusu 2023 yılında yarı yarıya azalıyor. Bütün mesele istihdam mı? Sanmıyorum. Artık ekonomik sebeplerin yanında “sosyolojik” sebepler de var… Yöneticilerin buna bir çözüm üretmesi gerekiyor. 
Belki zamanında ilçe olunca çok gelişeceği söylenmiş olabilir. Görünen o ki 21 bini bulan şehir 11 binler civarında. Peki, izahı ne? Bunun cevabını Kabataşlılar vermeli…
Yerimizin darlığında ilk yazımızı burada bitiriyoruz. Bir sonraki yazıda buluşma umuduyla hoşça kalınız.