Bugün, 14 Ocak 2025 Salı

Seyfi GÜNAÇTI


Kocamanbaşı Çatıyanı

Kocamanbaşı Çatıyanı


 Bazlamaç gezimiz sırasında İlkokul binasından çıkarken bir sürprizle karşılaştım. Binanın giriş kapısı önünde üç bayan oturmuş sohbet ediyorlardı. İşgüzarlığım tuttu, bazılarının “Seyfi Bey boş işlerle uğraşıyor” sözünü doğrularcasına kendileriyle tanışmak istedim. 
Okulun öğretmenleriymiş. İlk ikisi ile tanışma faslı mutat geçti. Üçüncüsüne gelince bir farklılık hissettim. Bayan öğretmenin gözünde siyah gözlük vardı ve baktığında yüzü insana bir şey söylemiyordu.  Ancak “Çarşambalıyım, soyadım Saraçoğlu” deyince soyadı dikkatime takıldı. “Tuba Saraçoğlu'nu tanıyor musun?” dedim. “Ablam olur” dedi. Tuba, 1993-1994 öğretim yılında Çarşamba Kız Meslek Lisesi 7A sınıfında öğrencimdi. Bundan sonra iki dönem daha dersine girmiştim. 30 sene önceki öğrencimin kardeşi ile karşılaşmak benim için hoş bir sürpriz oldu.
Okuldan ayrılmadan öğle ezanı okunmuştu. Hem namazımızı daha rahat kılmak, hem de Bazlamaç'ın Büyük Merkez Camisi'ni görmek amacıyla arabamıza bindik. Cami, okula ancak yüzelii metre mesafedeydi. 
Caminin yanına gelince Zeki Bey, “Biraz daha çıkalım; çevreyi tanımış oluruz. Namazı dönüşte kılarız” dedi. Şurası Hoylan, burası Kocapelit derken yukarıda Çatıyanı göründü. “Buraya kadar gelmişken Çatıyanı'nı da görelim” diyerek Çatıyanı'na çıktık.  Arabamızı düz alanda boş bir arsaya park ettik. Sonradan öğrendiğime göre burası binası yıkılan ilkokulun arsası imiş. Kaç yıldır öğretim yapılmayınca köylü binayı yıkmış!
Okulun yıllar önceki müdürü Veysel Pehlivan, “Ben ilkokulu o binada okumuştum. Yıkmak yerine köy odası olarak değerlendirilse yahut bir ihtiyaç sahibine verilse daha iyi olurdu” dedi., 
Çatıyanı, mahallenin ve mevkinin adı. Köyün adı Kocamanbaşı. Adından da anlaşılacağı üzere Kocaman'ın üst tarafı” demektir. Üskütü'nün (Bağsaray) üst tarafına 'Üskütübaşı' dendiği gibi, Kocaman'ın üst tarafına da 'Kocamanbaşı' denilmesi normaldir. Ancak Kocamanbaşı Köyü, bana göre Kocaman'dan ziyade Bazlamaç'ın üst tarafına düşüyor. Kocamanbaşı'nın Kocaman'a sınırı var mı, bilmiyorum. Bilenlerden haber bekliyorum.
Herhangi bir yere oturmadan camiye yöneldik. Zaten etrafta çay ocağı-kıraathane gibi oturacak bir mekân görünmüyordu. Merkeze giriş rampasında bulunan camiye yöneldik. 
Çatıyanı Camisi, ihtişam bakımından Bazlamaç Camisi'nden aşağı değildi. İsim tabelasında 10.06.2018 tarihinde ibadete açıldığı yazılı. Her biri çift şerefeli iki tane minaresi var. İç mekânı da hayli geniş. Cuma namazı olsun, bayram namazı olsun Çatıyanı Mahallesi'ne rahatlıkla yeter diye düşünüyorum. 
Caminin adını, 'Çatıyanı Veysel Karani Camii' koymuşlar. Yemenli Veysel Karani'nin buralardan geçtiğini düşünmüyorsunuz herhalde. Mahalle halkından birine sordum. “Cemaatten birisi 'Veysel Karani Camii olsun' dedi. İtiraz gelmedi ve caminin ismi böyle verildi” dedi.
Caminin avlusu taş döşeli. Şadırvanı da güzel. 
Fındık dalları da dahil olmak üzere ağaçlar yapraklarını dökmüştü. Fındık ocaklarının dibine kadar her taraf ayan beyan görülüyordu. Karşı yamaçtaki serender de yanımızdaymış gibi net görünüyordu. Zeki Bey, cep telefonu ile serenderin fotoğrafını çekti. “Keşke fotoğraf makinemi getirseymişim!” diye hayıflandı. İşte Zeki Bey, “Çok güzel bir Aralık günü! Burada gün bir başka güzel, görüntü bir başka güzel” diye bu sırada söyledi. 
Karşı yamaca baktım. Gözlerimi Terme'nin şehir merkezine çevirdim. Çevrenin ve görüntünün güzelliği beni de etkiledi. Zeki Bey'in bu günle ilgili görüşüne aynen katılıyorum.
Çatıyanı, köyün merkezi; çarşı hüviyetinde. Ancak önceki gelişlerimde gördüğüm canlılığı bu sefer göremedim. Fırın kapalıydı. İsa Usta, Samsunlular Tanıtım Günleri'nde görevli olan Musa abisine yardım etmek üzere İstanbul'a gitmiş. Tek açık işyeri Malgır Ticaret'ti. İşyerinin sahibine çay ocağını sordum. Fırının üst tarafını işaret etti. 
Selâm verip içeri girdik. Sağdaki masada oturan iki vatandaş bizi masalarına davet ettiler. Çay ikramında bulundular. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
Dönüşte Kocaman Ortaokulu'na teşehhüt miktarı uğradık.