Bugün, 16 Eylül 2024 Pazartesi

Selim EROĞLU


KOKARCA KOKUTTU

KOKARCA KOKUTTU


   Bu yıl, fındık üreticisi büyük bir sürprizle karşılaştı. Böylesini hiç beklemiyordu. Bu, kötü bir sürpriz, tam bir felaket.
   Fındığı 'kahve renkli kokarca' vurdu. Daha önceleri kokarcaları tanıyorduk, biliyorduk. Bizim bildiğimiz kokarca yeşil renkliydi. Yeşil renklisinin fındığa pek zararı yoktu. En azından öyle biliyorduk.
   Gerçi yetkililer aylar öncesinden “kahve renkli kokarca”nın hızla ürediğini ve fındığa büyük zarar vereceğini haber verdiler. Lakin tam manasıyla nasıl mücadele edileceğini pek bilemedik. Şöyle mi yapsak böyle mi yapsak derken fındık zamanı geldi çattı. Fındık, satış aşamasına gelinceye kadar da felaketin kimse farkında değildi. Fındık randımana girince vahim durum anlaşıldı.
   Adı geçen kokarca, fındığı tam manasıyla kokutmuş. Fındık, dıştan çok sağlam gözüküyor lakin içi açılınca felaket ortaya çıkıyor. Sağlam gözüken fındıklar içten içe lekelenmiş, acımış, ekşimiş, çürümüş. Fındık yara almış. Bekledikçe bu yaranın derinleşeceği ve tüm bünyeyi saracağı söyleniyor.
   Geçen yıllarda elli gelen randıman, bu yıl kırka, otuza, hatta yirmiye kadar düşüyor. Haliyle 130 lira civarında olan fiyat 50-60 liraya kadar düşüyor. Böyle bir fındığı da hiçbir tüccar almak istemiyor. Fındığını satamadan tüccar kapısından geri dönen üretici çok var. Fındığını satamayınca sokak ortasına döküp protesto eden görüntüler medyada haber oluyor. Bu zamana kadar böyle bir şey görülmüş şey değildi. Fındık, altın mertebesindeydi. Fındığın boşu bile para ediyordu.
   Bu durumu alıcıların fırsata çevirdiğini, üreticiyi istismar ettiğini iddia edenler var. Alıcı da haklı. Netice de o da birilerine satacak. Belli bir süre bekletmek zorunda kalacak. Bekledikçe zarar edecek. Ticaret, kâr için yapılır. Kim göz göre göre zarar etmek ister? Zararın neticesi iflastır.
   Köyüm, Kocaman'ın birinci ürünü fındık. Rekolte az, bir de kahverengi kokarca kaynaklı randıman düşüklüğü zuhur edince, üretici fındığını satamıyor. Çoğu, alıcının kapısından boynu bükük dönüyor. Fındığını satabilen kendini şanslı sayıyor. Satamayan, bekletse belki de fındık hepten elden gidecek. Üreticinin morali çok bozuk. Adeta herkesin yüzü sirke satıyor.
   Önceden yapılan uyarıları dikkate alıp zamanında ilaçlama yoluyla kahverengi kokarcayla mücadele edenler kısmen karlı çıkmışlar. Kısmen diyorum çünkü kokarca sınır tanımıyor. İlaçlanmayan yere kaçarak kendini sağlama alıyor. Öyle anlaşılıyor ki tek başına mücadele pek de işe yaramıyor.
   Olayı uluslararası boyuta taşıyanlar var. Türkiye'yi bitirmek isteyen şer güçlerin kokarca larvalarını uçakla fındıklıkların üstüne boca ettiğini söylüyorlar. Gübre ve ilaçların arasına karıştırdığını iddia edenler de var. Elimde kesin veri yok ama bana inandırıcı geliyor. Emperyalist güçler önce hasta ederler, sonra ilaç satarlar.
   Daha önce örneğini çok gördük. Daha kısa bir süre önce fındığa amerikan kelebeği musallat olmuştu. Fındığı bırak dalını bile kurutmuştu. Uzun mücadeleler neticesinde yok edilebilmişti. Tam fındık belini doğrulturken kokarca musallat oldu.
   Öyle anlaşılıyor ki kokarcanın kökü kazınmadan fındığın istikbali tehlikede. Kokarcanın kökü nasıl kazınır?
   Üretici bu hususta çok şey söylüyor. Kimi doğru, kimi yanlış. Doğru olan ise yok edilmesinin istenmesi.
   Ne yapılabilir?
   Ziraat Odaları, Tarım Müdürlükleri bir araya gelerek bir acil eylem planı hazırlamalı. Gelecek yılları kurtarmak adına, şu andan itibaren bir yıl içerisinde neler yapılacağı bir takvime bağlanmalı. Bu milli mesele tek tek üreticilere bırakılmamalı. Seferberlik ilan edilip, devlet destekli ilaçlama, imha etme, karantinaya alma gibi köklü çözümler devreye sokulmalı. Köy köy gezilerek üreticilere moral aşılanmalı. Kaybolan moraller tekrar kazanılmalı. 
   Devletimiz güçlüdür, kararlıdır, azimlidir. Her zorluğun üstesinden gelmesini bilir. Bunun üstesinden de gelecektir eyvallah.
   Geleceğimizi kurtarmak adına gerekli çalışmaların yapılacağına inanıyorum. Kokarcanın kökünü kazımak hepimizin görevi olmalı.