Bugün, 30 Nisan 2024 Salı

B.Rahmi ÖZEN


KURTAR BENİ, ÖĞRETMENİM

KURTAR BENİ, ÖĞRETMENİM


    Belki tanınırdı da, yaralı yüreğimin merhemi olurdu sesin. Boş bakışlarla dönüyorum geriye. Tanıtmadın bana kendini. Tadamadım seninle tanışmanın mutluluğunu. Yüreğimi dolduran duygular, kelimelere dönüşmedi. İçimde kaldı. 
    Yüzüme bir anlamla baksaydın, aklımdan geçen isimlere, yani Ayşe misin, Fatma mısın, Zeynep misin, Elif misin bir mum yakardın zihnimde. Yakmadın menekşem! 
Belki mumu yakacak kibriti ateşlemeye gücü yoktu minicik ellerinin?
     Annenin bize gelişiyle; kırk yerinden yaralanan yüreğimi göğsümden yarıp alsaydın; inan gam yemezdim. Rahatlardım o zaman. Rahatlatmadın!
Şimdi bir cenderede yüreğim. Ve en acımasız korsanlar sıkıyor cenderenin fıçısını.
     Soğuktun, mesafeliydin. Sınıfa verdiğim selamla sadece öteki çocuklarla birlikte selamıma karşılık 'Sağ ol,' sözcükleri çıktı günahsız dudaklarından. Sağ ol menekşem!
    Bir kız dolaşırdı çevremde; bana gölgem kadar yakın, nefesim kadar sıcak, cıvıl cıvıl konuşkan...  O kız, yoktu bugün sınıflarda. Yoksa sen miydin o menekşem, söyle sen miydin? Kahrettin beni, sarstın kırık yüreğimi! Gök ekin gibi duygularını gizlemekle beni gazel gibi kuruttun!
    Ey günahsız kalp, şimdi paniklerini ve dünyada var olma kavgasının girdabında bir nokta kadar küçük hissediyorsun kendini! Kimse, anlayamıyor içindeki uçurumların sonsuz derinliklerini. Biliyorum menekşem ıstırabını.         Alevler içinde yangını yaşıyorsun. Ve bana 'Kurtar beni, öğretmenim!' diyorsun. 
    Ne büyük erdemliliktir alevden çatlamış dudaklarına bir damla can suyu kondurmak. Ve gonca dudakları gül gibi açtırmak.
    Biliyorum, kâbusların karanlıkları içinde ışıktan heykelini arıyorsun. Deli fırtınalar, seni dalından koparmak istiyor! Acılar çekiyorsun.  
    Kalbinin keşfi unutulmuş köşelerinde çakan şimşeklerin ruhunda bıraktığı acı izlerin yankısı vurdu yüreğime! Sancıların kendi nabzım gibi damarlarımda atıyor ruh çiçeğim! İniltin, içimi yakıyor onca buzlarla kaplıyken yürüdüğüm kaldırımlar. 
    Dayanamam ruh çiçeğim, gözlerimin önünde sana kıymalarına, zülüflerini tarumar edip öksüz bırakmalarına! Ruhuna hoyratlık aşılanmayacak yavrum, biz varken yakınında! Bir buhurdanlık gibi durur iniltin gözlerimin önünde. 
    Aramızdaki isli dumanları keşke kaldırıp da gelseydin ruh çiçeğim! Gelseydin!
    Biliyorum, boşluğun boyu uzuyor içinde dağlarca... Örümcek ağına yakalanan bir sinek gibi olmayacaksın ruh çiçeğim!  Senin payına da bu düşmüş, razı olmak zorundasın demeyeceğim sana. Gönlünün kuytularında hazanı yaşamayacaksın! 
    Umutsuzluğun fecir bilmez tepelerinde gözyaşı dökmeyeceksin! Biliyorum, bir sürü bekleyen var pusu hendeklerinde; sen onlardan belki habersizsin can kuşum!
    Yüreğindeki sancı; belki yeniden dirilişine muştudur çocuğum! Hayata uzanmasıdır içindeki irkilişin! Belki bir geçiş noktasıdır sancı, maddesizliğin katı kalıplarından mananın yüce katına!