Kültür tarihimizde yerini almış sözlerden biri daha. Kuvveden fiile geçmek…
Büyük şair Yahya Kemal Beyatlı Deniz Türküsü adlı şiirinin son mısraı “İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.” şeklinde bitiyor.
Hayal etmek…
Ahmet Hamdi Tanpınar “Muhayyile” kelimesini çok kullanan ediplerimizden biri.
Günümüzde makineleşen insan artık hayal etmenin “berisinde” kalarak buna “Tasarlamak” gibi kurusıkı bir anlam yüklemiş. Ne kadar mekanik ve ruhsuz bir ifade…
İnsanlar hayal kurar. Bu hayallerin hayata geçip geçmemesi ne kadar hayata dair oluşla da alakalı. Dağı delmek de bir hayal, havada uçmak da. Hayalin sonu mu olur?
Hayalin ne sonu, ne de sınırı olur. Ancak kurduğumuz hayaller ne kadar mümkün olabilecek halde. Sıradan bir hayal mi yoksa olabilme ihtimali var mı?
Bütün mesele hayalin gerçek olması…
Bu sebepten olacak ki eskiler “Kuvveden fiile geçmek” gibi bir söz kullanmış. Kuvveden fiile geçmek tabirini günümüz lisanıyla; düşünülen, tasarlanan şeylerin hayata geçirilmesi demek. Bunu ne kadarımız gerçekleştirebiliyor?
Her ne kadar Yahya Kemal “İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar” dediyse; boş boş hayal kurun demek istememiş herhalde. Çünkü kurulan hayaller hakikate dönüşürse bir anlam kazanır.
Kısaca “Kuvveden fiile geçmek” gerekiyor.
Kişi hayal kurar, gerçek olması için bir yerlere müracaat eder, Bir başkası hayalleri diler sahipleri adına gerçekleştirebileceği hayali kurar ve söz verir.
Kimi aldığı sözlerden sonra hayallerinin gerçekleşebileceğini düşünür.
Söz verenler günü kurtardıklarını düşünür daha doğrusu bilir.
Gerçekleşen hayaller bazen milyonlara örnek teşkil eder.
Yarım kalmış hayaller “Sükûtu hayale” dönüşür.
Yarım kalmış hayallerin müsebbibi kim veya kimlerdir? Şarlar mı, şahıslar mı? Yolsa hepsi mi?
Kısaca hayal kurulur. Ancak bunun yerinde kalmaması gerekir. Bu açıdan “Kuvveden fiile geçmek” mühimdir.
Eğer hayalleriniz varsa onu “Kuvveden fiile” geçirmek için mücadele ediniz. Yarım kalmış hayallere hayal denmez ve zaman içinde “hayalleri de hayal edecek” duruma geliriz.
“İnsan âlemde…”