Her ne kadar Meçhule Yazılan Şiirler desek de yazılan her şiirin adresi bellidir aslında. Şiir o adrese ulaşmak için sabır ve zaman evreninde doğru kişiyi doğru yüreği bekler.
İşte böyle bir şiir kitabı Meçhule Yazılan Şiirler…
Bu şiir kitabı Zöhre Yazar Poyraz ve İsmail Sarıaydın tarafından kaleme alınmış. Bu kıymetli eser hakkında birkaç kelam etmezsem esere haksızlık olur diye düşünüyorum.
Kitap halk edebiyatındaki atışma geleneğini farklı bir boyuta taşımış. Atışmanın yeni Türk edebiyatına adapte edilmiş hali diyebiliriz. Ancak burada şu fark var: Normal atışmada şiirler tez-antitez olarak zıt kutup şeklinde söylenirken burada şiirler birbirinin tezine karşılık olarak değil de birbirini tamamlayıcı bir unsur olarak kullanılır. Halk edebiyatı geleneğinde hece ölçüsü ile dörtlük kullanılırken burada serbest ölçü ve serbest birimle şiirler birbirini tamamlıyor. Burada ölçü olarak nitelendirebileceğimiz unsur, şiirde duygu birliği.
Burada önemli olan her iki şairin şiir dilini uyumlu kullanması. Ve her iki şair de bu uyumu yakalıyor. Biri diğerine cevap verirken duygu akışını ve ahenk unsurlarını aynı şekilde kullanıyor. Bu da şiire kendi içinde belli bir kompozisyon sağlıyor.
Yine her şiirde kendi içinde duygu ve ahenk unsurları, kelimelerin günlük anlamlarından uzaklaştırılıp onlara yeni anlamlar yüklenmesi, kelime oyunları, söz sanatları, kelimelerin insana her okuyuşta yeni heyecanlar yaşatması şiirsellik olarak ortaya çıkıyor.
Şiirlerin kısa kısa bölümlerden ve kısa cümlelerden oluşması okunmasını kolaylaştırıyor. Siz şiiri okumak için zorlanmıyorsunuz, okumaya başladığınızda o, berrak bir su gibi akıp gidiyor. Yüreğinize ferahlık ve rahatlık veriyor. Zaten şiirin bir görevi de bu değil midir? Şiir okuduğunuzda ruhunuzdaki ağrıyor yok olur, başka bir ilaç kullanmaya gerek duymazsınız.
Her iki şairin de bu tarzda bir şiir kitabına başlarken acaba bu maya tutar mı diye bir tereddüt yaşadığını düşünüyorum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu eser edebiyat dünyamıza farklı bir soluk getirmiş. İnsan bu kitabı okurken “şiir gibi şiir” okuduğunun farkına varıyor.