Bugün, 31 Mayıs 2025 Cumartesi

Selim EROĞLU


MÜMİN

MÜMİN


Uzun süredir kafama takılan bir meseleyi geçenlerde nihayet açıklığa kavuşturdum. Öteden beri hep dikkatimi çekmiştir. Mümin ve Mümine isimleri Balkan kökenli muhacir ve mübadil soydaşlarımızda çok yaygın olarak kullanılıyor. Bir kişi bu isimleri taşıyorsa bilin ki o kişi yüzde doksan Balkan kökenlidir. Bunun mutlaka sosyolojik ve tarihi bir takım sebepleri olmalıdır.

TUİK, Türkiye genelinde bunun istatistiğini bile çıkarmış. En fazla Mümin ismi 2846 kişiyle Bursa’da, en az 1 kişiyle Ardahan’da yaşıyormuş. İstanbul’da 2252, İzmir’de 1549, Ankara’da 324 kişi yaşıyormuş bu isimle. Samsun’daki bilgiye ulaşamadım.

Buradan hareketle şehirlerimizin demografik ve sosyolojik yapısı hakkında bir takım yorumlar yapılabilir. En çok Balkan muhacirinin Bursa’da yaşadığı Mümin isminden hareketle de anlaşılabilir.

Mümin, inanan, iman eden anlamlarına geliyor. Arapça “emin” kökeninden geliyor. Her haliyle kendisine güvenilen, kendisinden asla kimseye zarar gelmeyen kimse anlamlarına geliyor. Esmaül-Hüsna’dandır. Âlimler, insanlara isim olarak verilmesinde bir sakınca olmadığını söylüyor.

Mümin isminin özellikleri de varmış: “Güçlü sezgileri vardır. Olayları analiz etme, sonuca varma konusunda oldukça iyidir. Mükemmeliyetçi bir karaktere sahiptir. Bu özelliği aşırıya kaçtığında olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Olaylara mantıki bir yaklaşım sergiler. Bir olayın tüm detaylarını öğrenmek için çaba sarf eder. Bu da üzerinde çalıştığı konularda gizli kalmış gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlar”.

Güreş yazarı merhum Murat Sertoğlu bir romanında uzun uzadıya Çolak Mümin adı bir Kırkpınar başpehlivandan bahsediyordu. O da pehlivanlar diyarı Dağıstanlı’dan idi.

Son zamanlarda bizim köyde de bir Mümin ismine rastladım. Doğrudan muhacirlikle bir alakası yok ama dolaylı olarak var. Bir hocadan ilham alınarak verilmiş, onun gibi olsun diye. İşte o hocanın kendisi de muhacir.

Görev yaptığım okulda Mümin isminde sevdiğim bir Edebiyat Öğretmeni arkadaşım var. Dört öğretmen arkadaş, öğretmenevinin bahçesinde, çaylar eşliğinde sohbet ediyorduk. Kendisi mübadildir, aynı zamanda mübadil kültürüne vakıftır. Sohbet esnasında laf lafı açtı, mevzu bu meselelere geldi. Ben sordum.

Sizde Mümin ismi neden çok kullanılıyor, bunun hikmeti nedir, diye. O da bu meseleyi vaktiyle Bulgaristan doğumlu ninesine sormuş ve ondan öğrenmiş.

Türk İslam kültüründe ismiyle doğmak diye bir inanış vardır. Bayram günü dünyaya gelene isim aranmaz. Önceden kararlaştırılmış bütün isimler iptal edilir. Çünkü ona ismini bizzat Allah vermiştir. Bayram günü doğduysa ismi artık Bayram’dır. Başka isim aramak, en hafif tabiriyle Allah’a karşı saygısızlık sayılmıştır.

İşte Mümin ismi onlardan birisiymiş.

Balkan Türklerinde öteden beri cuma günü doğan çocuklar ismiyle doğarmış. Bir çocuk cuma günü dünyaya gelmişse, erkekse Mümin, kızsa Mümine ismini alırmış. Başka isim aranmazmış.

Bu anlayış Anadolu’dan mı Balkanlar’a geçti, yoksa Balkanlar’ın sosyolojik yapısından mı ortaya çıktı bilemiyorum. Ayrıca araştırmaya değer.

Gayri müslim nüfusun çoğunlukta olduğu bölgelerde ayakta kalmanın, kimliğine, inancına sahip çıkmanın, kendini ortaya koymanın bir tezahürü, bir sembolü gibi geldi bana. Ne olursa olsun, biz kimliğimizle, inancımızla aranızda yaşamaya devam edeceğiz, asla asimile olmayacağız, asla yok olmayacağız, demektir diye düşünüyorum. Öyle olmasaydı, Bulgarlar, Sırplar cebren ve hile ile Müslüman -Türk isimlerini değiştirmeye uğraşırlar mıydı?

İsim, hem tarihtir hem inançtır hem kimliktir.

Sırpların, Bulgarların, korkmasına gerek yok; Mümin, ismiyle müsemmadır, Mümin’den kimseye zarar gelmez.