Bugün, 30 Nisan 2024 Salı

Seyfi GÜNAÇTI


Ne kadar da ihtiyacımız varmış

Ne kadar da ihtiyacımız varmış


bir güzelliğe, bir inceliğe, bir fedakârlığa ne kadar da ihtiyacımız varmış.
“Temel Dini Bilgiler-2” kitabının `Âfetler` bölümünde “Âfetlerin, birey ve toplum için yararları da vardır” deniliyordu. İlk okuduğumda “Acaba?” demiştim. “Bir depremin, bir heyelânın, büyük orman yangınlarının insanoğluna ne faydası olabilir?” diye düşünmüştüm.

Kitap, ileri sürdüğü fikri şöyle savunuyordu:
“Belâ ve âfetler istenmez. Ancak insanoğlu bu afetlerle sınanır. Afetler, toplumdaki yardımlaşma ve dayanışma duygusunu ortaya çıkarır. Toplumun fertlerini birbirine yakınlaştırır.”

Şimdi, Soma`daki maden kazasından ve kaza sonrası gündeme gelen olaydan dolayı bu sözün doğru olabileceğini düşünmeye başladım.
Soma`daki maden kazasında 301 vatandaşımızı kaybettik. Hatırladığım kadarıyla son yüzyılda ülkemizdeki en büyük maden kazası bu. En çok insan kaybettiğimiz kaza. 301 kişi öldü ama ateşi binlercesini etkiledi. Milletçe çok üzüldük. Bu yüzden ülke çapında üç gün milli yas ilân ettik.

Üzüldük, kahrolduk ama bir şey öğrendik. Kaybettiğimizi sandığımız bir değeri hatırladık:
“İnsanlık!” Siz buna nezaket de diyebilirsiniz.

Kazadan yaralı kurtulan maden işçisi Murat Yalçın, kömür karası elbisesiyle sedyeye yatırıldığında, bir an için acısını unuttu, kirlenmiş çizmelerini göstererek,
“Çizmelerimi çıkarayım mı?” dedi.

Bu tek cümle bütün Türkiye`yi ayağa kaldırdı. Herkes insan olduğunu hatırladı. Bu, bir insanlık dersiydi. Hemen her televizyon kanalında görüntü defalarca verildi. Murat`ın davranışı övüldü. Hatta atv televizyonu 17 Mayıs Cumartesi akşamı onu canlı yayına çıkardı.

Murat Yalçın`ın o sözü bizi kendimize getirdi. İnsanlığımızı hatırlattı. Biraz önce ölümden dönen sanki o değilmişçesine acısını unuttu, çizmeleriyle sedyenin kirlenmesinden çekindi ve görevlilere seslendi:

-Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin.
Sen müsterih ol, Murat kardeş. Biz bu güne kadar neleri kirletmedik ki? Senin emeğinin göstergesi, senin alın terinin aracı çizmelerin varsın sedyeyi kirletsin! O kirden ne zarar gelir ki? Onu su ile deterjanla yıkarsın, çıkar gider. Kirlenen çarşafın yerine yenisini alırsın, olur biter. Önemli olan kalıcı lekeler bırakmamaktır. Değerleri kirletmemektir.

Böyle bir davranışa ne kadar da ihtiyacımız varmış. Rahatladık. Halâ değerlerimizin korunduğuna, değerlere sahip çıkanlarımız olduğuna sevindik. Mutlu olduk. Teşekkürler Murat kardeş!
Hatırlayın, yakın zamanda bir G.Saray- Beşiktaş maçında, G.Saraylı Semih Kaya ile BJK`lı oyuncunun mücadelesinde top dışarı çıkmış, hakem de topun BJK`lı oyuncudan çıktığı yönünde karar vermişti. Semih, kendisi ve takımı lehine bir karar olmasına rağmen hakemin yanına gitti ve “Hocam! Top benden dışarı çıktı” dedi. Bunun üzerine hakem Cüneyt Çakır önce Semih`i tebrik etti, sonra da kararını değiştirerek topu Beşiktaş`a verdi. Bu olay da futbol kamuoyunda günlerce konuşulmuş ve Semih`in davranışı övülmüştü.

Demek buna da ihtiyacımız varmış. (Bazılarının söylemiyle “Fair Play`i değil) Dürüstlüğü özlemişiz. Demek dürüstlüğe halâ değer veriyormuşuz. Kendinize haksızlık etmeyin. Aslında siz de dürüstlüğe değer veriyorsunuz. Öyle ise bunu gösterin!

Semih`in dürüstlüğünü hemen herkes takdir etti. Kendileri uygulamayanlar bile bu dürüst davranışı övdü! Tıpkı “Ben hiçbir şeye inanmıyorum” diyen ateistlerin bile gün gelip, duaya yöneldikleri gibi.
Demek hepimizin içinde değerlere değer verme duygusu varmış.

Değerlerimizi içimizde saklamayalım. Sadece felaketlerde ortaya çıkarmayalım. İçimizdeki güzellikleri hayatımıza yansıtalım. Başkalarının da istifadesine sunalım.
Bu vesile ile Soma`da hayatını kaybedenlere Allah`tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.

seyfi günaçtı
26.05.2014 17:52:53
İlk cümle küçük `b` ile başlamış. Sehven oluşan bu hata için okuyucularımdan özür diliyorum.