Zaman hızla akıp gidiyor. Durdurmak mümkün değil. Hele belli yaştan sonra daha da hızlı akıp gidiyor zaman. Önüne geçmek, dur demek mümkün değil.
''Geçen zaman ömürdendir'' diye bir türkü sözü hatırlıyorum. Zamanın geçip gitmesi, sınırlı olan ömür sermayesinin de tükenmesi anlamına geliyor.
Çocukluk, gençlik, ihtiyarlık… izafi kavramlar. İnsanoğlunun hayatı anlamlandırmak için bulduğu teselli bahaneleri. Aslında hayat bir bütündür. Bizim adlandırmalarımızsa bu bütünün parçalarıdır.
Hayatın üç evresini de yaşayanlar Allah'ın şanslı kullarıdır. Hele hele günümüzde üç evreyi de yaşamak büyük bir nimet. Her faniye nasip olmaz, olmuyor da…
Doğum gibi ölümün de ne zaman vuku bulacağı bizlere bildirilmemiş. Bunda sayısız hikmetler var. İnsan öleceğini bilir lakin ne zaman öleceğini bilemez. Öleceğini bilen insan, ne zaman öleceğini bilebilseydi ne olurdu acaba? Çok şey olurdu amma önce yaşama sevincini kaybederdi, sonra da çıldırırdı. Bu dünyaya bel bağlamazdı. Dünyada, dünya için çalışan bir Allah'ın kulu olmazdı. Dünyayı boş veren öbür dünya için çalışır mıydı, bir şey diyemiyorum. Ruhunu tembellik bürümüş birisi de herhalde öbür dünya için çalışmazdı. Çalışmanın, üretmenin olmadığı bir dünya, olsa olsa mezbelelik olurdu.
Sadece insan mı ölecek? Gün gelecek bu dünya da ölecek. Her şey ölecek. Ölüm, faniliğin ve bakiliğin en önemli nişanesi.
Peygamber Efendimiz'in (sav) :'' Yarın kıyametin kopacağını bilseniz dahi eninizdeki fidanı dikin'' buyurması ebedi yaşama arzusunun bir tezahürü değil midir.
Şüphesiz bu hitap öncelikle ahirete inananlara yönelik. Ahiret inancı olmayandan elindeki fidanı dikmesi beklenemez.
Ölmek istemeyen, ölmez bir eser bırakmalı bu dünyaya.
İyisiyle kötüsüyle bir yıl daha geçip gitti ömrümüzden. Nasip olursa sayılı günlerden sonra bir yıl daha geçip gitmiş olacak. Böyle böyle fani ömrümüz son bulacak. Cismimiz, ismimizden önce ölecek. İsmimiz, cismimizden biraz daha fazla yaşayacak. Sonrasında biz de '' isimleri unutulmuş, nesilleri kesilmiş, yok mu bize de bir fatiha okuyacak'' deyip garip garip bekleşenlerden olacağız.
Akıp giden zamandan sorumluyuz. Hem kendi zamanımızdan hem zamanımızdaki zamandan sorumluyuz. Ben, benim zamanımı bilirim, bana ne başkasının zamanından diyecek kadar bencil olamayız. Hem desek ne olacak? Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış, derler. Biz, gerçeklerden kaçsak bile zaman bizi kuşatır.
Gelecek hızla geliyor. Gelecek de bir gün gelecek. Gelecek, gelecek olduğuna göre kendimizi şimdiden geleceğe hazırlamalıyız. Kendimizi geleceğe hazırlarsak gelecek hazır olmuş olur.
''Ne verirsen elinle, o gider seninle'' veciz ifadesi bize gelecek tasavvurunu hatırlatmak için söylenmiş olsa gerek.
Biz, geçen yıldan henüz geçmemiş olan yıla ne taşıyabildik acaba?
Geçen yıldan bu yıla ne taşıdıysak bu yıl da öyle geçecek demektir. Niyet hayır olursa akıbet de hayır olur. Hayır murat eden hayır bulur.
Ben, şahsım için değil tüm insanlık için hayır murat etmeyi vicdani bir borç biliyorum. Tabi başta sizin için.
Her ne muradınınız varsa yeni yılda gerçekleşsin.
Çok şey söylenebilir.
Kısaca şöyle demek istiyorum.
Bu yılınız, geçen yıldan daha hayırlı, bereketli, sağlıklı ve huzurlu olsun. Gönlünüz neşeyle dolsun…