Sürekli kayalara çarpan serseri bir nehir miyim?
Kafiyeleri öpüşemeyen kara sevdalı bir şiir miyim?
Gönlümün derin vadilerinde durulmayan bir su gibi
Yüce dağların tepesinde ahı duyulmayan rüzgâr gibi
Yalnızca kendi gözlerimi büyüleyen bir sihir miyim?
Hep kayalar çağırır beni, şöyle akamam bir başıma
Sevgi taşıyan gemiler bir türlü süzülemez gözlerimde
Korsanlar gülüp geçer kendimle olan nedensiz savaşıma
Hele bir coşmayıvereyim, boğazımı sıkar sarp geçitler
Önümü kesmek için yarışır acılardan örülü çitler.
Her damlası acı yüklüdür çağlayanlarımın, kimse bilmez
Köpüren sessiz çığlıklardır çaresizliğin girdaplarında
Bazen yosunlar anlar beni, anlarım onlar da hiç gülmez
Dalından düşen yapraklar kümeleşir avuçlarımda
Birlikte sürüklenip gideriz, gözyaşımızı kimse silmez.
Denizlerim hep uzaktır benim, uzaktır vuslatlar
Deniz hasretiyle başka iklimlere dağılır kollarım
Susuzluktan çatlayan topraklar esir alır serinliğimi
Sevgisizlikten kuruyan dudaklar aşk sanıp içer beni
İçimdeki çağlayanları tek başıma taşıyamam
Zoru görünce gönlümü terk eder bütün ırgatlar…
Y.İmanlık,03.02.2014