Filistin halkının dramı 14 Mayıs 1948’de İsrail’in, Filistin topraklarında bağımsızlığını ilân etmesiyle başladı. Bağımsızlık ilânının hemen ertesi günü (15 Mayıs 1948) İsrail, Filistin halkına tam bir soykırım uyguladı. Binlerce Filistinliyi öldürdü. 675 köyü yok etti. 957 bin kişiyi vatanlarından etti; baskı ve zulümle başka ülkelere gitmeye mecbur bıraktı.
Bu güne Filistinliler “Büyük Felâket” anlamında ‘Nekbe Günü’ dediler.
Nasıl oldu da Filistin’de azınlıkta olan Yahudiler, ülkede çoğunluk olan Arapları bir günde ülkelerinden sürecek güce ulaştılar? Filistinlileri çaresiz bırakacak kadar silahı nereden buldular?
Cevabı basit: İngiliz yönetimindeki Yahudiler sürekli silahlanıyor ancak Arapların çakı bulundurmalarına dahi izin verilmiyordu!
Kuran-ı Kerim’de 49 yerde Yahudiler ve İsrailoğulları’ndan söz edilmiştir. Bunlardan en dikkat çekici olanı, Müslümanları uyaran Maide Suresi 51’inci ayettir:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.”
Allah’ın kulu olan Yahudiler niçin lânetlenmiştir?
Çünkü Yahudiler kadar, kendilerine gönderilen peygamberleri öldüren başka bir millet yoktur. Hz. Zekeriya, Hz. Yahya peygamberleri öldürmüşler, Hz. İsa’yı öldürmek için de plan yapmışlardır. Medine’de Hz. Muhammed’i(SAS) öldürmek için de tuzak kurmuşlardır. Fakat Allah (CC), elçisini uyarmış ve onların tuzağını boşa çıkarmıştır.
Merhum devlet ve siyaset adamımız Prof Necmettin Erbakan, Yahudilerin büyük hedefi Siyonizm’i şöyle tanımlamıştır:
“Siyonizm bir timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika, alt çenesi Avrupa Birliği, beyni İsrail, gövdesi de içinizdeki işbirlikçileridir.”
İsrail, 20 günde Gazze’ye 12 bin ton bomba atmış. Bu miktar, Amerika’nın Hiroşima’ya attığı atom bombasına eşdeğerdir. Yine 25 Ekim itibariyle İsrail’in bombaları ile hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 6.546’dır. Bunların 2.704’ünün çocuk olması, İsrail vahşetinin açık göstergesidir.
Bu katliama son vermesi için İsrail’den merhamet beklemek boşunadır. Yahudileri insafa ve vicdana davet etmek beyhudedir. Hastaneler bombalanır, çocuklar öldürülürken Yahudi Haham
Yaron Reuven’in söylediklerine bakar mısınız?
“Tanrı bize çocukları öldürmemizi emrediyor… Merhamet yoktur. Bir çocuğa bile merhamet edemezsiniz” (Türkiye Gazetesi, 26.10.2023)
Gazze’de bir vahşet yaşanıyor, medeni olduğunu iddia eden Batı da bu vahşeti seyrediyor!
İsrail’den merhamet beklemek beyhudedir. Çünkü onların inançlarında, Yahudi olmayanların kanı Yahudilere helâldir. Kutsal kitapları tahrif edilmiş (bozulmuş, değiştirilmiş) Tevrat’ta öyle yazar:
Yeremya 51/21: “Seninle atı ve binicisini kıracağım. 22… ve seninle erkeği ve kadını ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım; ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım. 23: Ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım… ve seninle valiyi ve kaymakamı kıracağım.”
Bugün İsrail’in uyguladığı vahşet ve soykırım; yukarıda yazılanların uygulaması gibi görünüyor.
İsrail; bir baskı ve zor görmeden katliamdan ve soykırımdan vazgeçmeyecektir.
Bunları yazdık. Lâkin bizim hiçbir gayrı Müslime garazımız ve düşmanlığımız yoktur. Bizim Siyonist emeller beslemeyen ve işgalci olmayan Yahudilere de düşmanlığımız yoktur.
Hamas’a da bir diyeceğim var: “İsrail vuruyor, kırıyor; yaşlı-çocuk demeden insanları öldürüyor. Hastaneleri, okulları, sivilleri bombalıyor. HAMAS İsrail’e karşı koymuyor ya da karşı koyamıyor. O zaman HAMAS’a sormak istiyorum;
“Ey Hamas! Neyine güvendin de bu saldırıyı yaptın? İşin bu noktaya geleceğini hesap edemedin mi? Yoksa bizim bilmediğimiz, duymadığımız bir amacın mı var?
Öyle değilse bu saldırıdan beklediğin neydi? Hedeflerinin ne kadarına ulaştın?”