Âdem atamızın cennetten gönderilmesiyle başlayan bu yalan dünya sürgünümüzde, bu kahpe feleğin çemberinde neler kaybetmedik ki. Âdem'in çocuklarında bile “Ah nerede o eski zamanlar, nerede o eski günler.” diye hayıflanmalar olduğunu biliyoruz. Bu kaybetme insanlık kadar eski. Varlığından geçtiğimiz, unuttuğumuz, hatta hatırlayamadığımız o kadar değerimiz var ki hangisi anlatayım.
Bizim gibi yazar çizer olan ve her zaman zülfü yâre dokunmaktan imtina eden insanların gündemin en yoğun olduğu günlerde bile yazamadığı zamanlar çok olmuştur. Böyle durumlarda sığındığımız kapı şiirdir. Orada içimizi döker, orada okurlarımızla halleşir ve herkesin derdimizi anlamasını isteriz.
Ben de bu hafta da yine şiire sığınayım, içimi dökeyim istedim. Yakın zamanda yazdığım ve sadece gazetemizde yayınlanan şiirimi bu hafta da sizlerle paylaşıyorum. Selam ile…
GEÇTİK
Boş hevesler havasındayız ol Var'dan geçtik
Dünyalar ademindeyiz biz ol Yâr'dan geçtik
Düştük de yaşıyoruz yaşamaksa hayatımız
Harâb u türâb olduk hayalle serden geçtik
Ömrümüz ziyan ettik, aşkımız pâyân ettik
Damla yoktur güzümüzde ah u zârdan geçtik
Bülbüller esir işte, yarasalar baş tacı
Bîvefâ güllerimiz, can olan yârdan geçtik
Bilmedik dardan geçtik, bilmedik vârdan geçtik
Bilmedik cananımız, kanlı hârdan geçtik
Hayat harman oldu, dağıldı varlığımız
Baharı unutturan, yağmurla kardan geçtik
Varlığımız varlığından, bîhaber kaldı âh
Hayata anlam veren, rahmetle kârdan geçtik
Boş hevesler hevasındayız o Var'dan geçtik
Dünya huyla-yı ademindeyiz o Yar'dan geçtik