Okuma sevdamı, okuma yazma bilmeyen rahmetli Nenem'e borçluyum. Kendisinden Allah razı olsun. Okuma-yazma bilmiyor derken haksızlık etmeyeyim. Sadece yeni yazıyı bilmiyordu. Çok iyi ve güzel Kur'an okurdu.
Sarı Hoca namıyla tanınan dedem 1970 yılının Ocak ayında aniden rahmetli olmuş. Bir gece yatmış, sabahleyin kalkmamış. Yatağında ölü bulunmuş derler ya o şekilde. Ölümü de hayatı gibi zahmetsiz olmuş, kimseye yük olmamış. Buna, “duası kabul oldu” derler. İnsan nasıl yaşarsa öle ölür.
Dedem Sarı Hoca'ya dair hiçbir hatıram yok. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Dedemle hatıralarımın olmasını çok isterdim. Güncel tabirle “kişisel gelişimime çok şey katacağına inanıyordum”. Lakin Sarı Hoca'yla ilgili ahaliden, sülalemden çok şey duydum. Çocukluğumda “Sarı Hoca'nın Kızdan Torunu” diye tanınmak bana önemli bir paye gibi gelirdi.
Nenem, beyi Sarı Hoca vefat ettikten sonra rahmetli oluncaya kadar tek başına yaşadı. Kışlık ve yazlık olmak üzere iki evi vardı. Yazın fındıklığın içindeki evinde, kışın köyün ortasındaki evinde yaşardı. Son nefesine kadar üretmeye, etrafına faydalı olmaya devam etti. Hiçbir zaman alan el olmadı, hep veren el oldu. Verdikçe huzur bulurdu. En az yedi köyün ahalisince tanınırdı. Zor zamanlarda halkın müşkülatını çözerdi. Zamanına göre nadir bulunan bir meziyeti vardı: Cenaze yıkamak. Nerede bir kadın cenazesi olsa hep Nenem'i arar bulurlardı. Bu işi yapan o zamanlar pek başka da kimse yoktu. Komşu köylere de gittiği çok olurdu. Bundan sonra da bu işi yapan bulunsun diye isteklilere cenaze yıkama işini öğrettikleri vardı. Zannediyorum Nenem 'in çırakları bu işi sürdürüyorlar.
Nenemin köy içindeki evi dergâh gibiydi. Akşamları bilhassa beyi vefat etmiş kadınlar Nenemin evinde bir araya gelirlerdi. Bunda Nenemin ekmekli kadın ve güler yüzlü olmasının büyük katkısı vardı. Aç gelen tok giderdi. Yedirmeyi içirmeyi çok severdi. Çok iyi inek bakardı. İneğinin özel ismi olurdu. İneğine yularsız bakardı. İnek gel deyince gelir, git deyince giderdi. Bu iyi muameleye inek de cömert davranırdı. Nenemin özel adı olan ineği tüm köyün ineklerinden daha fazla süt verirdi. Hayvan bile kendisine iyi davranılmasına cömertçe karşılık veriyordu.
Anlayacağının Nenemin evi süt ürünleriyle dolup taşardı. Evde olan süt ürünleri bir köy bakkalında bile yoktu.
Evin bir odası rahmetli dedemin kitaplarıyla doluydu. Köyün millet kütüphanesi sayılırdı.
Rahmetli anamın en büyük sosyal etkinliği bir-iki çocuğunu yanına alıp bazı akşamları Nenemin evine gitmekti. Nenemin şemsiyesi altında toplanan kadınlar benim gelmemi özellikle isterlerdi. Anam da bu isteğe kayıtsız kalmaz, yanında beni götürürdü. Benim istek yapılmamın sebebi kadınlara çok etkileyici dini hikâyeler okumamdı.
Akşamları Nenemin mahiyetindeki kadınlar gaz lambası altında halka olurlar, benim okuyacağım hikâyeye kulak kesilirlerdi.
Nenem, elime rahmetli dedemden kalma bir dini hikâye kitabı tutuşturur, okumamı isterdi. Zannediyorum kitabın adı Kara Davut'tu. Yanılıyor da olabilirim.
Kadınlar büyük bir vecd halinde beni dinlerlerdi. Bunca yıllık öğretmenim, böyle bir dinleyici zümresine daha rastlamadım. Çıt çıkmazdı.Okuduyum hikayelerin çoğu kabir hayatıyla ilgiliydi. İçinde yılanlar, çıyanlar, akrepler cirit atıyordu. Ben, bu sahneleri okudukça kadınlar hüngür hüngür ağlıyordu. Çoğu ölümü yaklaşmış insanlardı. Hikâyelerin tesiriyle, biraz da korkudan olsa gerek melek gibi olurlardı. Hepsi birer melekti. Dünyanın ödülünü de verseniz asla kötülük yaptıramazdınız. Hepsi teslim olmuş kadınlardı.
Onlar ağladıkça ben okumama ayrı bir ahenk verirdim. Vurgu ve tonlamaları ona göre ayarlardım. Bir nevi okuyuşumla onları cuşa getirirdim.
Aferinler, duala,r izzet ü ikram gani idi. Bir nevi cemiyetin baş rol oyuncusu gibiydim.
Okuyuşumun takdir edilmesi ve işe yaraması hoşuma giderdi. Kişisel gelişimine iyi gelirdi. Hata yapmamak için prova yaptığım bile olurdu.
Ondan sonra bende müthiş bir kitap okuma aşkı oluştu. Ne bulursam okuyordum. Okul hayatımda da hep aranan okuyucu oldum.
İşte okuma meziyetimi ta çocukluğuma rahmetli Neneme ve yaranına borçluyum.
Onlardan hayatta kimse kalmadı. Cümlesinden Allah razı olsun. Bana kattıklarını inkâr edemem.
Mekanları cennet olsun.