Bugün, 16 Eylül 2024 Pazartesi

Selim EROĞLU


OLANLARA NE DİYECEĞİZ?

OLANLARA NE DİYECEĞİZ?


 Güzelim ilçemiz yine bir sel felaketine maruz kaldı. Selin neticesinde yetkililerin beyanına göre tam 500 milyonluk zarar meydana geldi.
   Sel felaketi göz göre geliyorum dedi. İlçenin genelinde ırmaklar taştı, bentler yıkıldı, tarım arazileri sular altında kaldı, su şebekesi tahrip oldu, elektrikler gitti, alt katları su bastı. İşin sevindirici tarafı çok şükür can kaybı olmadı. Bundan daha beteri de olabilirdi. Bildiğim kadarıyla ana yollarda herhangi bir ulaşımda aksama olmadı. 
   Şimdi kısa zamanda normale dönmeye çalışılıyor. Umarım en kısa zamanda hayat normale döner. Bütün zarar ziyan telafi edilir. Cana gelen mala gelsin. Giden can geri gelmez ama kaybolan mal telafi edilir.
   Yaşananlara kader deyip geçiştiremeyiz. Yaşadıklarımıza kader dersek, kendimizle, aklımızla, inancımızla çelişiriz. Şimdi yaşadıklarımızdan ders çıkarma zamanı. Her defasında gerekli dersi çıkardık diyoruz, bir daha aynı vahim hadiseler yaşanmayacak diyoruz, fakat ne hikmetse başa dönüyoruz. Hadiselerden hiç de ders çıkarmışa benzemiyoruz. 
   Evet, coğrafya kaderdir. Coğrafya, Allah'ın bir ayetidir. Biz içinde yaşadığımız coğrafyaya göre yaşamayı öğrenmek zorundayız. Seçim öncesi siyasilerimiz coğrafyamızı öve öve bitiremiyorlardı.  Terme'nin coğrafi güzellikleri çoğu yerde yok diyorlardı. Bölgemizin dağı var, ovası var, düzü var, bayırı var, denizi var, karası var, ırmağı var, çayı var, ormanı var, yeşili var, dört mevsim güzelliği var. Çok şükür Cenab-ı Allah tüm güzellikleri bize meccanen bahşetmiş. Un var, yağ var, şeker var, bize sadece helva yapmak düşüyor.
   Yağmurun, karın yağması, güneşin açması, sellerin olması olağan dışı bir durum değildir. Dünya kurulduğundan beri olağan şeyler. Yağmur yağar, güneş açar.
   Bölgemizin yarısı ova, yarısı bayır. Burada dağlar denize paralel uzanır. Irmakların mesafesi çoğu kez kısadır. Kısa zamanda ve kısa mesafede denize ulaşır. Genellikle, haziran ve temmuz aylarında aşırı kuraklıktan sonra aşırı yağmur yağar. Yağmurlar bir anda yağar ve bir anda sele dönüşür. Biz selin denize ulaşmasına engel olmassak ve ona göre tedbirimizi alırsak hiçbir sıkıntıyla karşılaşmayız. Su akar yolunu bulur. Bizim yapacağımız suyun dilinden anlamak. Su boğar, ateş yakar. Eşyanın tabiatını değiştiremeyiz.
   Sel sonrası köyüm Kocaman'ı ve Kocaman ırmağını baştan sona gezdim. Selin tahribatını bir bir inceledim. Sel, bütün bentleri yıkıp geçmiş. Adeta bendimi yıkar geçerim demiş. Ortada büyük bir insan hatası var. Dilim varmıyor ama mühendislik hatası da var. Proje baştan sona hatalı. Yapılan hatalar selden sonra bir bir ortaya çıkmış.
   Kocaman ırmağı çok genişti. Son ıslah çalışmasında ırmağın genişliği 30 metreye düşürüldü. Başta duvarları taş örme yapıldı ve alçak yapıldı. Aralara yer yer hız kesici bentler yapıldı. Bu duruma, ırmağı çok iyi tanıyan köylüler itiraz etti. Kabul görmedi.
   Gelen sel otuz metreye sığmadı, sular bentleri hem yıktı hem üstünden aştı. Köprüler çok ayaklı yapıldığından, gelen ağaçtan tokaçtan dolayı tıkandı, baraj görevi gördü, suyun şişmesine, taşmasına ve köprülerin yıkılmasına sebep oldu. Köprülerin çoğu ya yıkıldı ya ayaksız kaldı. Yapılan bütün yatırımlar boşa gitti. Yazık değil mi bu devletin, bu milletin parasına.
   Irmak daraltılmasa, setler betondan yapılsa, gerekli yükseklikte yapılsa, köprüler ayaksız, son teknolojiye göre yapılsa inanın hiçbir şey olmaz. İllaki mühendis olmaya gerek yok, aklın yolu birdir.
   Gerekli dersler çıkarılmazsa aynı felaketler korkarım yine başımıza gelecektir. Aynı veriler aynı sonuçları doğurur. Rüzgâr eken fırtına biçer.
   Benden söylemesi. Ben sadece herkesin bildiğini yazıya döktüm. Umarım bundan sonra gerekli akli ve  mantıki tedbirler alınır. Bakıp göreceğiz. 
   Bir daha başa dönersek çok yazık olur.