Bugün, 1 Mayıs 2025 Perşembe

Selim EROĞLU


ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK!

ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK!


Bilmem elimizdeki paralara ne derece dikkatle bakabiliyoruz. Bu paralar ekonomik değerinin dışında bizim için ne anlam ifade ediyor.

Elimize aldığımız 50 liralık paranın arka yüzünde bir hanımefendinin fotoğrafını görüyoruz. Para üzerine fotoğrafı basılan ilk Türk kadını. Belki sınavlarda bile çıkabilir. Esasen tek ilki bu değil. İlk Türk kadın romancısı, ilk kadın mütercim ki, eserleri Batı dillere ve Arapça’ya çevirisi yapılan ilk Türk kadın yazar.

Evet, Ahmet Cevdet Paşa’nın muhterem kerimesi Fatma Aliye Hanım’dan bahsediyoruz. Paraya fotoğrafı basılacak kadar kariyere sahip gibi gözüken yazarın bir de bilinmeyen yönü var.

Dönemin hemen hemen tüm aydınları gibi “Batı’nın iyi yönlerini almak lazım gelir” diyen Fatma Aliye Hanım dört kızından ikisi olan İsmet ve Nimet’i eğitimleri için o dönemde yeni açılan Fransız okulu Dame de Sion’a kaydettirir. Kızı Nimet okuldaki hocaların bıktırıcı Hristiyanlık telkinlerinden rahatsızlık duyup okuldan ayrılır lakin İsmet bu durumdan pek şikayetçi değildir ve okulda kalmakta çok ısrarcıdır.

Okul biter, iki kız kardeş sonrasında daha yükseğini okumak üzere Fransa’ya giderler. Nimet okulunu bitirip döner fakat İsmet geri dönmek istemediğini, hatta dönmeyeceğini bir mektupla annesine bildirir. Uzun süre iletişimleri kopar. Bu uzun bekleyişin ardından yıllar geçmiştir ki sevgili kızı İsmet’ten bir haber alır: Fatma Aliye Hanım’ın kızı İsmet bir Katolik rahibesi olmuştur.

Düşünsenize Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yeğeni, Raif Bey’den olma, Osmanlı’nın son dönemine şahitlik eden dahi devlet ve ilim adamı, mütefekkir, tarihçi, şair ve bir şaheser olan Mecelle’nin yazarı, yani koskoca bir kanun yazıcısı olan, henüz 22 yaşındayken kadılığa layık görülmüş ve hatta Osmanlı’nın ilk modern Hukuk Fakültesi olan ve bugünkü ismiyle İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kurulmasında çok büyük emeği olan Ahmet Cevdet Paşa’nın torunu İsmet rahibe olmuştur.

“Ölmeden önce ölmek bu olsa gerek” der annesi bu haberi duyunca tüm yazı hayatına bir anda son verir. Artık tüm derdi kızını bulmak olacaktır. Yıllarca ne kendisi ne de başkası kızından bir haber alır. Öyle ki gazetelerde çıkan ölüm ilanlarını düzelttirmek isteyen yakınlarına bile engel olur. “Bırakın öldü bilsinler” der. Babası Cevdet Paşa’dan kalan tüm servetini kızı İsmet’i bulmek için harcar fakat boşuna…

Sonunda acıklı ruhu yorulur ve yorgun bedenini terk eder, yani kızını bulamadan bu dünyadan göç eder. 1862 yılında İstanbul’da doğan Fatma Aliye Hanım 13 Temmuz 1936 yılında yine İstanbul’da 74 yaşında iken vefat eder.

Hikâyenin sonu buradan bakıldığında üzücü biliyorum fakat büyük resme bakarsak, her şey, mal mülk, evlâd ü iyal hep imtihan vesilesi.

Enfal suresinin 28. ayetinde şöyle buyuruyor Rabbimiz: “Ve bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihandır, büyük mükâfat ise ancak Allah katındadır”.

Şu günlerde okullar açılırken bazı gerçekler bilinsin istedim. Hiçbir şeyin garantisi yok. Tedbiri elden bırakmamak gerek.

Kurduğumuz bir cümle, aklımızdan geçirdiğimiz anlık bir niyet, kalpten edilen bir dua kimleri kurtaracak bilemeyiz.

Şimdi dönüp 50 liranın arka yüzüne dikkatle, ibret nazarıyla bir kez daha bakalım. Bakalım bu sefer ne görüyoruz?