Nazmi KILIÇ

Tarih: 30.01.2025 12:16

ON OCAKÇILAR ( 1 )

Facebook Twitter Linked-in

 Malatya'da ağabeyimde sevgili yeğenlerimle çok güzel bir karne tatili geçirmiştim. Bu tatilden döndükten sonra köy bana daha güzel görünmeye başladı. Artık baharın ilk emareleri ortaya çıkmış, çevremiz yeşillenmeye ve güzelleşmeye başlamıştı. Sanki buraları ve köyü biraz daha kabullenmiş, kendimi oranın bir parçası olarak görmeye başlamıştım. Bende bu olumlu duygular ortaya çıktıkça şartlar dada da normalleşiyordu. Bu benim adıma sevindirici ümit verici bir durumdu. Bundan sonra buradaki işimin daha kolay olacağını ve huzurlu olacağımı hissedebiliyordum. Artık bu aşamadan sonra bundan sonraki zorlukların daha kolay aşılabileceğini umuyordum. 
Yarıyıl tatili dönüşünde okul bahçesi ihata duvarı yapımının büyük ölçüde tamamlanmış olduğunu görünce çok sevindim. Bitirmeyenlerin de en kısa sürede bitirmeleri için gereken gayreti göstermelerini sınıfta öğrencilere söyledim. Aslında bu konuda benim bir şey söylememe gerek kalmıyordu. Allah ondan razı olsun ve rahmet eylesin Mahmut amca köy odasına geldiklerinde gerekeni yapıyor, uyarılarda bulunuyordu. Onun disiplini ve kararlılığı sayesinde işim daha da kolaylaşıyordu. Bu ve bunun gibi yapılacak işlerden haberdar olması yeterliydi. Böyle bir ortam içinde çalışıyor olmak her öğretmene nasip olmayacak bir durumdu. Bu avantajlı durumdan faydalanarak düşünülen projeleri hayata geçirmek gerekiyordu. Burada çalışmak kolay olmayacak ama çalışıldığında ise karşılığı ise er veya geç alınacak bir durum görünüyordu.
Okulun ve bahçenin düzeni sağlandıktan sonra işler biraz hafiflemişti. Çevre köylerdeki arkadaşlarla tanışma ve ziyaretlere başladık. Yakınımızdaki iki köyde vekil öğretmen çalışmaktaydı. Yine bize yakın Avcılı Köyünde çalışan bir arkadaşımızı ziyarete gidip onunla tanıştık. Namık Oflu benden bir dönem önce göreve başlamış bir arkadaşımızdı. O bisiklet kullandığı için bana daha sık gidip geliyordu. Görevde her ikimizin de yeni olması sebebiyle çalışmalarımızla ilgili görüş alışverişinde bulunuyor bir birimize destek oluyorduk. Daha sonra aramıza Hanköy'e atanan Adem Ceylan, ertesi yıl Yeniköy'e atanan Ceylan Çevik arkadaşlarımızla çok anlamlı dostluklar kurup orada bulunduğumuz süre içinde birbirimize yardımcı oluyorduk.
Çevre köylerde olan öğretmenlerin birbiriyle etkileşim halinde olması işimizi daha güzelleştiriyordu. Boş zamanlarımızı birlikte geçiriyor, karşılaştığımız sorunlara birlikte çözüm üretiyorduk. Görevde yeni oluşumuz, yakınımızda tecrübeli öğretmenin olmayışı bizim birbirimizle daha iç içe olmamızı gerekli kılıyordu. Öğrencilerimizle yaşadığımız problemleri aşmada kullanılacak yöntem ve teknikler, derslerin işlenişinde kullanılacak öğretim tekniklerini tartışıyorduk. Bu da bizim mesleğe daha fazla adapte olmamızı sağlıyordu. 
Bu birliktelik öyle hale gelmişti ki, birlikte geçirdiğimiz ramazan ayında iftarımızı bir köyde, sahurumuzu başka bir köyde ve yatıp uyumak için de başka bir köye gidiyorduk. Köyler arasındaki mesafeleri yürüyerek gidiyorduk. Bunun farkına varan vatandaşlar endişeleniyordu. Elbette belli etmiyorlardı ama başımıza bir hal gelmemesi için uyarılarda bulunuyorlardı. Haklı da olabilirlerdi. Yakınımızda olmasa da doğu ve güneydoğuda şehit edilen öğretmen haberlerini duyuyorduk. Ne hikmetse böyle bir ihtimal bizim aklımıza bile gelmiyordu. Ama vatandaşlar “ Aman hocam dikkat edin. Geceleri geziyorsunuz ama bizim buralarda yaşlı yılanlar var. Gece fark edemezsiniz. Bu yılanlar gecede geziyorlar” şeklinde beni uyarıyorlardı. Biz mesajı almıştık ama sonuçta bu gezmelere alışmıştık. Geceleri sıcaktan uyunmuyor ve ancak sahur yemeğimizi yedikten sonra ortaya çıkan serinlikten sonra uyuyorduk. Genelde hafta sonu tatillerini birlikte geçiriyorduk.
DEVAMI HAFTAYA
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —